Adem oğlu yani insan, aynı zamanda, kendini yetiştirmek ve geliştirmekle vazifelendirilmiştir. Bu görevin, maddi varlığı, fiziki yapısı yanında, ruhi yapısı, manevi vatlığında da yerine getirilmesi gerektiği görülür.

Bu sayede, mükellefiyetler ve üstlenilen sorumlulukları, layıkıyla yerine getirme yeterliliğine kavuşmuş olur.

Böyle bir çalışma ve gayrete girmedikleri takdirde yetenek ve donanımdan mahrum kalınacağı belirtilmiştir. Bu görevi yerine getirmeyenler kendini çok yetenekli ve donanımlı sanırlar.

Artık ; övünme, fiziki ve sosyal güç, servet, model model arabalar, katlar, yatlar, rezidanslar, bedeni güzellik, nüfuz gibi imkanlar ön plana çıkar, bular görülür olur.

Gurur ve kibire, gösteriş ve riyaya bürünen insanı, arzu ve istekleri kamçılar. Yerine, insanları, hatta kendini bile beğenmeme alır. Artık bencilliğin getirdiği mutsuzluk yaşanırken, ihmal edildiğinden dolayı ruhi ve psikolojik hastalıklarla boğuşulmak zorunda kalınır. İnsanlar mutsuz ve huzursuzdur. Hatta geçimsizdir.

Öyle ki,insanı inanç ve bilgi değil istek ve arzular, zevkleri yönlendirmeye başlar.

Himmetli ve hikmetli Baki diyorki: ' Ne diye kendini okyanus sanırsın. Goncanın içine bir damla su lazım, okyanus değil.'
Her şeyi yaratan ve yaşatan Rabbimiz şöyle buyurur: ' Şüphesiz insan çok hırslı ve sabırsız olarak yaratılmıştır. Kendisine kötülük dokunduğu zaman sızlanır. Ona bir hayır dokunduğunda da eli sıkıdır.' ( Maide/19-21 )
Rabbimiz bunu niye bildiriyor?

'Halifem' dediği insan kendini okyanus sanıp yazık etmesin. Kendisine ve çevresine yeterliliğiyle faydalı olsun.

Aksi takdirde; ' Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'ın ve peygamberin çağrısına uyun ve bilin ki, Allah kişi ile kalbi arsına girer. Yine bilin ki, onun huzurunda toplanacaksınız' (Enfal/24) hitabının muhatabı olunur.

Tarih, nice, kendini yetenekli, üstün, güzel, zengin,güçlü ve nüfuzlu olduğunu sanan, acınası duruma düşen, insanlarla doludur.

İş, öyle, ben günümü gün ederim, yarınım nasıl olursa olsun diyecek kadar basit değildir. Bu tür söz ve davranışlarla gençlerimizi ve çocuklarımızı kaybediyoruz.

Allah Teala bize şunu haber veriyor:

' Hayır, insan kendini yeterli gördüğü için mutlaka azgınlık eder.' ( Alak/6,7 )

Tefsirciler derler ki; burada İslam'ın en azılı düşmanlarından olan Ebu Cehil'in kastedildiği belirtilerek, onun şahsında bütün insanlar uyarılmaktadır. Ebu Cehil fakir ve sıradan biri değildir. Mekke'nin zengin ve ileri gelen seçkinlerinden biridir. Ebu Cehil, 'Lat ve Uzzay'a yemin olsun, Muhammed'i namaz kılarken görürsem mutlaka ensesine binip yüzünü toprağa süreceğim.' Bir gün Hz.Peygamberi namaz kılarken gördü. Sözünü yerine getirmek için yöneldiğinde, derhal geri çekilerek kokmuş ve kendini korur gibi garip garip hareketler yapmaya başlar. Onunla beraber olanlar alay ederek ne olduğunu sorduklarında: ' Aramızda aslan gibi. kanatlı varlıklar giriverdi der,'...

İşte, kendini yeterli gören yetersizlerden bir örnek.


Sağlıcakla kalın