Saygıdeğer okuyucularım.

Çoğu insan bilir. Okul gezilerinde, kırlara gidildiğİnde,hoşça zaman geçirmenin şekilllerinden biri de ip (urgan) çekmece oyunudur.

İp ya da urganın iki ucundan birer gurup tutar. Ortaya bir çizgi çekilir. Bu iki gurup ya da takım, bu çizgiye eşit mesafede olurlar. Biri tarafından başlatma işareti verilince, taraflar birbirlerini ortadaki çizgiyi geçirecek şekilde asılmaya başlarlar. Bu asılma işi, üstün gayretle ama aynı zamanda tezahürat ve gülüşmele devam eder. Çizgiyi geçen kaybetmiş, geçirenlerde kazanmış sayılır. Kazanan da kaybedende yorulmuştur ama hala gülmektedirler. Bu olay hafızalarda tatlı bir hatıra olarak yıllarca kalır, unutulmaz.

Bu oyun hayatın içinde çok az bir zamanda olmuştur. Çokta güzel olmuştur. Ama hayatın geri kalan zamanlarında ne yalıyor acaba? Hayat, ömür yalnız bir oyun ve eğlenceden ibaret midir ki ?

Cevaplar şu veya bu olabilir. Yalnız oyun ve eğlence olmayarak dünden bu güne, insan ömründe ip (urgan) çekmece mücadelesi devam ediyor. Bu mücadelenin tarafları iyilerle kötüler.

Peki, iyi nedir, kötü nedir? Bu herkese göre değişen bir durum değildir. Yüce kitabımız Kur'an-ı Kerim'de bunlar açıklanmıştır. İnsanın inanması veya inanmamasıyla iyi, kötü, kötü de iyi olmaz. Asıl kalır. Ama kötülüğü tercih edenler iyiyle kötüyü karıştırabilirler.

Kısaca iyi ile kötüyü şöyle açıklamak mümkündür; Cana, mala, akla, nesle ve inanca zarar veren şeyler kötüdür. Bunu yapanlara da kötü denir.

İyilerle kötüler sürekli olarak, galip gelmek, yenmek içinbirbirlerini asılıyorlar. Bazen iyiler, bazen de kötüler kazanmış. Peki bu zamanda, bizim zamanımızda hangi taraf kazanıyor acaba?

Benim kanaatime göre kötüler kazanıyor.

İnsanların mutsuzluğundan, güvensizliğinden, sevgisizliğinden gibi ruhi ihtiyaçlarının ardı arkasının kesilmemesinden anlaşıyor. Ve insan bundan dolayı sürekli arayış ve tatminsizlik içindedir.

Konuyu, öyleyse bende mi kötüyüm? demektense, ben hal ve davranışlarım ile; ne kadar cana, nala, akla, nesle ve inanca bağlıyım denilmesi daha doğru olacağı inancındayım. Diğer bir ifadeyle Müslüman mıyım? Müslüman isem Allah'a ne kadar yakınım? Onunla aram nasıl? Yaşantımda ona buna uyarken, Peygamber Hz. Muhammet (sav) e ne kadar uyuyorum?

İşte buna öz eleştiri sonucu, kendini bulma ve tanıma deniliyor. Kendini bulan ve tanıyani Allah ve Peygamberi ile mesafeyi düzeltir. Bunun sonucu olarak, arayıpta bir türlü bulamadığı ruhi ihtiyaçlarını karşılar. Yani girdiği ip (urgan) çekmece yarışımda iyiler tarafı olarak kazananlardan olur.

Yüce Mevla'mız şöyle buyuruyor:

' Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder. Hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.' ( Nahl/90)

' Düzene soktuktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah'a (azabından) korkarak ve (rahmet) umarakdua edin. Şüphesiz, Allah'ın rahmeti, iyi ve yararlı işleri en güzel şekilde yapanlara yakındır' (A'raf/56)

Sağlıcakla kalın.