Saygı değer okuyucularım.

    Konuşma ve yazı dilimiz olan Türkçe; her geçen gün fakirleştirildiğinden hüzünlü. Bu hüznü feryada dönüşmek üzere. Çünkü edip ve edebiyatçılara göre konuşma ve yazı dilinde kullanılan Türkçe kelime sayısının hayli azalmakta olduğundan bahsediliyor.

    Buna biz de şahit oluyoruz.

    Kaşgarlı Mahmut’la başlayan Türkçenin zengin kelime haznesiyle hakim dil olma serüveni, son zamanlara kadar gelmişti. Bunu şairlerimizin, ozanlarımızın, hatiplerimizin eserlerinde görüyoruz.

    Bu gün ise bu zenginliği göremediğimiz için dilimiz Türkçe feryat ediyor.

    Neden?

    Başka dillerin; mağaza ve dükkanlarda, modernlik taşlanırken kullanılan yabancı kelimelerde, bazı sanatçı ve yazar-çizerlerin konuşmalarında, hatta bazı “spikerlerin” sözlerinde sıkça yer almasından.

    Birkaç örnek: Mağaza ve dükkanlar saymakla bitmez.

                             Konuşma dilinde: “ Survivor olmak. Habitat. Hay. Çav. Kuzen. Kanka.

                                                                Bebiş, anoş, baboş...”

                                                               Yemek pişirme, hamur işleri hazırlama ve sunmadaki kelimeler.

                                                               Spor sahaları ve spor karşılaşmalarındaki bazı diller.

    “ Efendim bunlar uluslararası dil imiş. Böyle olması gerekiyormuş. ..”    

    İyi de; neden hep biz başka dillerden alım yapıyoruz? Bizim dilimizde bunların karşılığı var. Üstelik daha derin anlamlar taşıyor. “ Efendim bizimde dönerimiz var.” Başka?

    Doğuyu ve Batıyı az-çok bilen biri olarak artık dilimizi sahip çıkalım. Ezik olacak, taklitçi olacak bir Millet değiliz biz.

    Bunun için ana dilin öğrenildiği anne ve babalara, aile bireylerine, eğitimcilere, yazar ve çizerlere büyük görev ve mesuliyet düşmektedir.

    Şair demiş ya: “Türkçeyi sala bindirip sele verdiler. Sonu ne olacak bakalım” demiş. Demişte: Bu günleri görse ne derdi acaba?

   Toplumsal vicdan bireysel vicdana dönüştü. Benim bilgisayar bile “ salı, seli” yabancı kabul etmiyor. Çok işimiz var çoook.

   Nihat Sami Banarlı, Yavuz Bülent Bakiler ve daha nice dil sevdalılarına rahmet olsun, selam olsun.

  Ana dilimize sahip çıkma arzusu ile.

   Sağlıcakla kalın.