Yeni yıl, devam eden pandemi kısıtlamaları altında geldi.

2021 Aşı ve aşının beklentileri ile başladı.

Anne babalar çocuklarından,çocuklar anne ve babalarından kaçar hale geldiler.

Kitleler halinde ölümler tüm dünyada zengin fakir ayırmadan kol geziyor.

Başta sağlık mensupları olmak üzere, ateş hattında yaşayanların emekleri yadsınamaz.

Her ana ayrı bir tedirginlik yaydığımız günlük hayatta, en az sosyal hayatla günü tamamlamaya çalışıyoruz. Endişenin dejenere ettiği düşünce dünyamız; vücut kimyamızı bozmadan kendimize gelmeliyiz. Yediklerimiz nasıl şifamız sa; düşüncelerimiz de vücut kimyamızın ana belirleyicisidir.

Oktay Sinanoğlu'nun dile getirdiği düşüncenin vücut kimyasını değiştirdiğine dair tezi aslında çok daha eskilere dayanan bir bilgidir.

'İbn-i Sina bir deney yapar... İki kuzuyu iki ayrı kafese koyar. Kuzular aynı yaşta, aynı kiloda aynı cinstir ve aynı yemlerle beslenir. Tüm şartlar eşittir, ancak yan kafeste de bir kurt vardır ve kurdu sadece kuzulardan biri görebilmektedir.


Aylar sonra kurdu gören kuzu huzursuz, zayıf ve çelimsiz olduğundan ölür. Kurt kuzuya hiçbir şey yapmamasına rağmen kuzu yaşadığı korku ve stres yüzünden ölmüştür. Kurdu görmeyen diğer kuzuysa oldukça huzurlu olduğundan besili ve kiloludur.



Bu deneyde İbn-i Sina zihinsel etkinin sağlık ve bünye üzerindeki olumlu ve olumsuz etkisini deneylenmiştir. Gereksiz korku, endişe,kaygı ve stresin insan bünyesine verdiği zararı hiçbir şey veremez.



Bu salgın günlerinde sağlığımız için en çok uzak durmamız gereken şeydir: Endişe,korku, kaygı, stres, panik'(Alıntıdır 6.4.2020)

Kısa vadede dünya nüfusunun beşte bire düşürülmesi hesabını yapanlar, tek düzen tek dünya düzeni hayali kuranlar, sahip olduklarının ötesinde tümünü elde etmenin ardındaki arayışlar… Tüm bu hesapların ardında yatan küresel bir zaman dilimi içindeyiz.

Tedbirlerimizi almalı ama düşünce dünyamızın vücut kimyamızı bozmasına izin vermemeliyiz. Tecrübelerimiz, yaşadıklarımız, nasıl hayatımızda izler bırakıyorsa; yediklerimiz nasıl hem şifa hem zararlı olabiliyorsa: düşündüklerimizin bizi esir almasına izin vermemeliyiz.

Tek mottomuz var bu aralar: Pozitif düşün pozitif kal…

Önceliklerimizin hızla yer değiştirdiği günümüzde sahip olduklarımızı sorgular hale geldik. Eldekiler ve beklentiler…

Bekleyelim görelim, yıllar sonra geriye dönüp baktığımızda keşke dememek için…korkularımızla değil tevekkülümüzle..