Ter içinde bıraktı hantal gövdesini beyaz kız üzerine. Nefesi ve kalp atışları yavaşlayınca farkına vardı altındaki ince vücudun ağırlığı altında sıkıntı ile debelendiğinin. Hemen yana attı kendini:

-İyi misin, sesi kaygı ile titriyor ve ona bakamıyordu.

-Hı hıı, diyerek onayladı yandaki.

Tüy misali kayarak indiğini duydu yataktan, eşyalarını topladığını tek tek… Banyo kapısı kapandı.

Yatağın kenarına ilişmiş bekliyordu. Ayaklarını saran parlak iskarpinler sanki bir iki numara büyüktü. Gözleri telefon ekranına sabitlenmiş, körpe parmakları hızla tuşların arasında gidip geliyordu. Ağzından yayılan naneli çiklet kokusu hantal adamın odayı terk etmesini zorlaştırıyordu.

-Yüz lira fazla bırakıyorum bu sefer, dedi aynada son bir kez görünümünü denetlerken, sakın babana kaptırma.

-Hı hııı, yine onayladı ne tam çocuk ne tam kadın olabilen. 'Hiçbir şey' olmanın, daha doğrusu 'hiç kimsenin hiçbir şeyi' olmanın inanılmaz hafifliği üzerinde.

Kalın gözlüklü hantal adamın bir an içi titredi, benzi sarardı. Minik kızı Yasemin, sevimli kahkahasıyla, tam karşısında, güvenli kollarını dolamıştı boynuna aynadaki aksinin. Silkindi hemen, tüm gücüyle attı sırtından ağırlaşan yüreğini ve bir yüzlük daha bıraktı komodinin üzerine. Kulağında teskin edici seslerle terk etti loş ve pespaye hotel odasını:

-O çok beğendiği küpelerin takımını alsalar bari…

-Şu pez...nk babasıyla konuşsam da… Ne kadar ister ki?

-Yine şanslı küçük cadı, kim dikkat eder öyle kızlığına mızlığına…

-Ben olmasam zaten bir başkası…

-Ben olmasam bir başkası…

-Ben veya bir başkası…