Saygı değer okuyucularım.

Karşınıza böyle bir konu ile çıkmak istemezdim. Ancak; duyarlı bir Müslüman olarak, Dine ve Dini

konulara, ardı arkası kesilmeksizin, yıllardan beri, kendimizden birilerinin, adeta planlı bir şekilde

yaptıkları saldırı ve ithamlara duymamazlık yapamadım.

Tiyatrocu Ferhan ŞENSOY'un cenaze merasiminde, biri çıktı niyetini ve Dine bakış tarzını, kendisinin

ve beraberindekilerin zihniyetini ortaya koydu.

Şimdi de; Diyanet İşleri Başkanımızın; Yargıtay'ın yeni binasının açılışında neden dua yaptı ve neden

dua yaptırıldı diye provokasyon yapılıyor.

İş mi bu?

Bu kafa ne zaman kendine gelecek?

Siz bu milletin evladı değil misiniz?

Tamı tamına 100 yıla vardı. Koskoca bir imparatorluk göz göre göre yıkıldı. Yeni doğan Türkiye

Cumhuriyetinde dindarlara ve dine sürekli saldırı ve dışlama yaptınız. Dini sembollere saldırdınız.

Filmlerinizde, oyunlarınızda hep hırpani, tutarsız ve cahil görünümlü hacı ve hoca kılıklı tiplemeleri

kullandınız. Bu insanları Devlete, Cumhuriyete, Anayasaya, laikliğe, demokrasiye düşman ilan ettiniz.

Hukuktan, Anayasadan, Demokrasiden, laiklikten dem vurarak, kendinizi güya aydın, dindarları

düşman muamelesi yaptınız.

Bu zihniyet kendilerini akıllı, diğerlerini ahmak sanıyor.

Hadi be…

Şu sözler söylenir mi? Sorarım size:

' Bu Ülkeyi 70 yıldır dine meyilli hükümetler yönetti. Bizde inadına 70 yıldır tiyatro yapıyoruz.

Sevgili Ferhan Rasim'ine kavuştu. Yukarıda şimdi kafayı çekiyorlardır…'

' Laik bir ülkede, hukukun uygulandığı tepe noktada Yargıtay'ın yeni binasının açılışında nasıl dua

edilir. Bu anayasaya ve yasalara aykırıdır. Diyanet Başkanı çok konuşuyor. Kendini Şeyhül İslam

sanıyor…'

Lafa bak.

28 Şubat'ta ; ' Diyanet suskun kaldı. İrticaya bulaştı…' diyen siz değil misiniz?

Şunu iyice belleyin; Diyanet İşleri Başkanları siyaset yapmaz, ancak toplumu Din konusunda

bilgilendirirler. İslamiyet'te vicdanlardan sosyal hayata çıkar. Hapsedilmez.

Kardeş siz Müslüman değil misiniz? Değilseniz bunu da açık açık ilan edin. Ölünce dini tören

istemiyoruz, Müslüman mezarlığına gömmeyin deyinde, bu millet ve cümle alem sizin ne idüğünüzü

bilsin. Bilsin de saygıda! kusur edilmesin.

Henüz daha çocuktum. Yıl 1967 Aralık ayı. Isparta İ.H.Okolu 2 Sınıftayım. Sabah kalktığımızda bir

hareketlilik gözümüze çarptı. Yatakhane ve yemekhanemiz Okulumuzun bodrum katında idi. Hızlıca

dışarı çıktık. Birde ne görelim? Akasya ağaçlarının bellerine A4 kağıtlarına;' Çöl kanuna hayır. Çöl

bedevisine hayır…' yazılıp raptiye ile asılmış.

Değiştirin bu kafayı artık. 'Bindiğiniz dalı kesmeyin. Yediğiniz çanağı pislemeyin. Gavurun ekmeğini

yiyenler' gibi onlara hizmet etmeyin.

Dinin ve dindarların Atatürkle,Devletle, Cumhuriyetle, laiklikle, demokrasi ile bir problemi yok.

O kadar çelme takılmasına rağmen, size rağmen Ülke bu hale geldi. Yerine göre emekleyerek,

yerine göre şahlanarak.

Gelin inat etmeyin. Kendinize daha fazla zarar vermeyin. Yiyin için kam alın bu dünyadan. Bir ara

dindarları ve başörtülüleri Suudi Arabistan'a, İran'a gidin diyordunuz. Size öyle bir şey diyen yok. Barış

havarisisiniz ya, gelin barış içinde, oraya buraya saldırmadan yaşayalım.

Görüyorsunuz inadın bir faydası yok. İki yakanız bir araya gelmiyor. İnadınız hasımlarınıza yarıyor.

Bakın, hamdolsun inadına tepedeyiz yine.

Kafayı yapmacıktan değil, gerçekten değiştirin ki, sizde istediğiniz yerde olasınız.

Sağlıcakla kalın.