Son günlerde Ay'a gitmeyi tartışıyoruz ancak çok önemli bir sorunumuz var!

Bu Kanal İstanbul'dan daha önemli deprem tedbirleri karşısında önemsiz diyebiliriz..

Son 20 yılda her aileye özendirilen 2 şey vardı ve ekonomi de bunların üzerine kurulmuş idi neydi bunlar?

1. Araba al veya yenile

2. Ev al veya yenile

Bu iki ana hedef üzerine ülkenin tüm kaynaklarına yatırdık diyebilirim.

2008 yılından bugüne diyorum ki efendim bina yapmak araba almak ile kalkınma olmaz!

Üretmeden çalışmadan dünyaya mal satmadan bu iş yürümez bir süre sonra çöker bu yol dedim bazıları güldü bazıları Marangozlar Odası başkanı böyle der mi dedi ama o gün dedim tekrar ediyorum bu iki kalemden kazanmayan sadece bizleriz..

Bu işin bir tarafı ve çokça tartışılacak başlık var ama ben esas meseleye geleyim..

Arabalara yol var! Yayalara yok!

Şehirler büyürken 1970 li yılların şehir planlarıyla yapılaşma oldu ve doğal olarak her geçen gün artan araç sayısı aldı başını gitti.

Her satılan araç için hükümetimiz ' bak ekonomi kötü diyorsunuz şu kadar araç satıldı' diyor!

İyi de yolları genişletemeyecek isek her geçen gün trafiğe çıkan bu araçlar yarınlarda hangi yollara sığacak!

Zaten inşaat maden, JES ve otoyollar ile bozduğumuz doğal dengeyi birde araçları ekleyince akıl almaz derecede zarar verdiğini görürüz. Örneğin Aydın'da beş yüz bin araç var ve her araç için 8 metrekare hesap ettiğimizde ortaya çıkacak kapalı alanı siz düşünün! Bu ikiye katladığında ayrıca bir daha düşünün! Gerçi son yıllarda Aydın trafik cezası olarak ekonomiye her ay 5-10 milyon katkı yapıyor ama son TÜİK raporunda Aydın milli gelirden aldığı payda 42. Sıraya düşmüştür.

Hızlı tren ve toplu taşıma şart!

Büyükşehir yasası çıkarken yazdığım bir yazıda dedim ki ' Aydın doğu batı istikametinde uzunluğu olan bir şehir ve 500 köyü var! Eğer biz Karacasu'dan Kuşadası Didim'e kadar hızlı bir ulaşım ağı kurar isek insanlar sabah hayvanlarını yemler sular biner hızlı trene gider denize girer akşama evine gelir hayvanlarını bakar işte bu olur ise büyükşehir olmamız bize avantaj sağlar değilse sorunları büyütürüz' demiştim.

Eğer biz hızlı tren ve toplu ulaşıma özendirmez isek korkarım bir süre sonra şimdi Aydın'ın bazı ilçelerinde arabasını park yeri bulup park edenlerin haftalarca yaya gezdiği gibi bir süre sonra çoğunluğumuz böyle olur. Bazılarının yaptığı gibi ' ey şu eyy bu Belediye park ve trafik sorunu çözemedin' siyasetini devam eder kendimizi kandırmaya devam ederiz.

Sanayiye araç yasağı gelmeli!

Sanayi sitelerinde şu an durum vahim. Herkes sabah arabasıyla sanayiye geliyor ve park ediyor saat 10'dan sonra park yeri neredeyse kalmıyor. Bize gelen misafir veya müşterilerimiz araç park yeri bulamıyor!

Bir işyerinde bulanan 10 kişi 10 araçla geliyor ve park ediyor akşama kadar o alanlar işgal ediliyor!

Eskiden bu durum çarşıda idi sonra ne oldu?

Çarşıya gidip park yeri bulamayan tüketici sermayenin sunduğu AVM'lere gitmeye başladı ve sistem çöktü..

Korkarım eğer sanayide de bu yanlıştan dönmez isek yarınlarda sermaye buna da bir el atar küçük sanayiyi bitirir.

Sanayide ki arkadaşlardan özel ricam araçlarını mutlaka dışarda bırakmaları eğer bunu yapmaz isek bedeli bizlere ağır olacak.

Sonuç olarak toplumun her kesimi ve şehirlerde yaya bisiklet, motor ve toplu taşıma özendirilmeli ki hem çevre hem şehir hem de insanlar kazansın...