Ak Parti kurulduktan sonra Grup Başkanı olarak görev yapan, 2002 seçimlerinden sonra TBMM Başkanı olan ve devam eden siyasi hayatında Başbakan Yardımcılığı, hükümet sözcülüğü görevlerini de üstlenen Bülent Arınç Habertürk'te soru cevap şeklinde yapılan planlanmış ve organize edilmiş olduğu kanaati taşıdığım programda, Bülent Beyin sorulara verdiği cevapları dikkate alarak yaptığım yorumlarımı paylaşmak istiyorum.

Programa katılan Kemal Öztürk, Bülent Beyin Başdanışmanlığını yaptığını, yine onun Başbakan Yardımcısı olduğu dönemde de A.A. Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu hatırlatmak isterim.


Programda soru ve cevapları dinleyince, aşağıdaki hususlara açıklık getiren soruların da sorulup, Sayın ARINÇ tarafından cevaplandırılmalı ve değerlendirmeler yapılmalıydı diye de düşünmeden edemedim.


Şöyle ki;


• 1985 yılında kendisinin mahkemeye düşmesine sebep olan ve halen yürürlükte bulunan anayasa ve Siyasi Partiler kanununda ki hukuk kurallarına değinmeliydi,


• İslam inancının önündeki engeller hakkında hukukçu olarak konuşmalıydı,


• Başörtüsünün, İslami Eğitimin, giyim kuşam özgürlüğünün daha sağlıklı bir şekilde anayasal güvence altına alınması gereği ile her türlü düşünce, fikir ve inanç özgürlüğünün önemi üzerinde durarak, içeriğine çözüm önerilerini de dahil ederek görüşlerini açıklamalıydı,


• Osman Kavala'nın hukuki haklarını konuşurken, Müslüman veya İslam Dininin mensubu olan veya olmayan bir Türk vatandaşının nasıl bir yurttaş olması gerektiği üzerinde durmalıydı.


• Selahattin Demirtaş'ın hukuki ve siyasi hakları hakkında konuşması ve tavsiye ettiği kitabının yanında, HDP'ni Siyasi hareket kabul ediyorsa, siyaset ve Hukuk üzerinde tecrübe sahibi bir kişi olarak, onun lideri olan Demirtaş'ın nasıl Siyaset yapması hususunda, içeriğinde tavsiye ve milleti de aydınlatıcı olacak şekilde görüşlerini de açıklamalıydı.


• HDP'nin Kürt vatandaşlarımızın hepsini temsil etmediğini, ama HDP'nin hedefinin geleceğin Büyük Türkiye'sini şimdiden fiziken bölmek için kendilerine göre silahlı faaliyet içinde hareket edenlerin siyasi kolu olduğunun üzerinde durmalıydı,


• HDP bu ülkeye ve bu millete bağlı kalacak şekilde Siyaset yapması gereği üzerinde durmalı ve HDP'nin askeri hareketi temsil eden, Türkiye'nin açık ve gizli düşmanlarınca desteklenen, silahlandırılan ve beslenen PKK ve PYD-YPG'den ayrılması gerektiğini söylemesi icap ettiği gibi, HDP'nin de bunu açık ve net bir bir şekilde Türk milletine beyan etmesi gereği üzerinde durmalıydı, tavsiye etmeliydi,


• Bugün çeşitli mahfiller ve devletlerce milletimizin, devletimizin ve geleceğimizin önüne çıkarılan engellerden bahsetmesi programı daha doyurucu yapabilirdi,


• C.Bşk.'lığı sistemi ile alakalı, donanım içerikli görüşlerini dinlemeliydik,


• 20 Yıl MV olmuş ve beş yıl TBMM Bşk.'lığı yapmış tecrübe sahibi bir kişi olarak, bugün uygulanmakta olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde, M.Vekilliği ile TBMM çalışmaları hakkında sorular ve bilgilendirici cevaplar da söyleşide yer almış olsaydı program daha zenginleşir ve doyurucu olurdu diye düşünüyorum.


• Ergenekon davaları üzerinde durduğu gibi, 15 Temmuz darbe girişiminin ne büyük bir tehlike olduğunu, atlatılması ve defedilmesinin çok büyük bir öneme haiz olduğuna ciddi ve kararlı bir şekilde değinmeliydi.
Netice; Dinleyici olarak çok fazla tatmin edici ve doyurucu bir program olmadığını düşünüyorum.


Selam ve dua ile.


NOT: PKK, PYD-YPG Hakkında;
Bilgi ve Hatırlatma;
PKK: Türkçe: Kürdistan İşçi Partisi
Kürtçe: Partiya Karkeren Kürdistane
PYD: Türkçe: Demokratik Birlik Partisi
Kürtçe: Partiya Yekitiya Demokrat
YPG: Türkçe: Halk Koruma Birlikleri
Kürtçe: Yakineyen Parastina Gel