Anne baba olmanın en büyük sorumluluğu, eğitimdir. Sahip olduklarını gelecek kuşaklara aktarmak, sağlıklı ve mutlu bir nesil yetiştirmek, aile olmanın temel şartıdır. Çocuklar eskiden anne babayı dinlerken, şimdi çocuklara göre şekil alan, yönetilen, anne babalar görüyoruz. En çok da çocuklarından şikayet edenlere hayret ediyorum. Biz neysek çocuklarımız da o. Ne verirsek onu alıyoruz. Çocuk yetiştirme deyince ilk önceliğimiz ders başarısı. Aman çocuğum soru çöz. Soru çözerken bunu bir hayat disiplini haline getiren çocuk ya da genç iş sorun çözmeye gelince, şaşırıp kalıyor. Bir kahve pişirmeyi bilmeyen, hoş geldiniz, başınız sağ olsun, nasılsınız demeyen, misafire çıkmayan, mümkünse misafir istemeyen, bir genç kuşak var.

Ders başarısı öncelendikçe, anti sosyal çocuklarımız artıyor. Yardımseverlik, hizmet, nezaket, yerine 'Ben merkezli' çocuklar yetiştiriyoruz.

'Nefsini bilen kendini bilir'. Eksiklerimizi bilmeden kendimizi anlamak zor. İhtiyaçlar sadece maddi değil. İyi bir iş için, iyi bir ders başarısı derken tek kanatlı bir hayata sürüklüyoruz geleceğimizi. Oysa hayat çift kanatlıdır. Hem maddi hem manevidir. Biri olmadan, diğeri tek başına eksik kalır. Eğitimin manevi boşluğu, gençliği farklı arayışlara sürüklüyor. Her boşluk yeni bir şeyle doldurulur. Eğitimde iletişim, yardımseverlik ve maneviyat olmazsa olmaz. Kitap okuyan bir nesil yerine, telefona hapsolmuş bir gelecek var karşımızda. Eğitim politikalarımız sektörün içinden gelen bir bakana emanet. Geçtiğimiz hafta Aydına Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk beyefendinin ziyareti damgasını vurdu. 'Pazar gününü bizi dinlemek için buraya gelen sizlere teşekkür ederim' diyerek başladığı konuşmasında son dönem eğitim öğretim çabalarını ve öğrenci olmak üzerine, insan olmak üzerine düşüncelerini bizlerle paylaştı.

Sektörün içinden gelen biri olarak siyasi kaygıları olmadan yaptığı konuşmasında, siyasetin zor bir tercih olduğunu bu konuda ki teklifleri yıllarca neden geri çevirdiğini anlattı.

'Çocuklarımız bol bol soru çözüyor ama hayatın içinden sorunlarla karşılaştığında çözemiyor. Sorun çözme kabiliyetlerini arttırmalıyız' dedi.

Dünyanın her yerinde sınav var, çocuklarımızı sadece sınava hazırlayarak değil, hayata da hazırlayarak büyütmeliyiz.

'Önümüzde ki süreçte; atölye derslerini ve uygulamalı derslerin sayısını arttıracağız' dedi. Sadece derslerini değil hayatı da öğrenen bir gençlik yetiştirmek için olmazsa olmazımız. 'Kişiye özel sınav, kişiye özel hedef belirleme, çalışanla çalışmayanı ayırt eden bir sistem inşa ediyoruz' dedi.

Fakir semt okullarına pozitif ayrımcılık yapıldığını söyledi. Eğitim bağışı yapan hayırseverleri onurlandırdı ve teşvik etti. Yapay zeka uygulamalarının zengin fakir öğrenci değil, çalışan çalışmayan farkını ortaya koyduğunu, yeni istihdam öncelikli lise uygulamalarını anlattı. Aselsan ve İTÜ gibi…

Dinlerken heyecanlandık, ümitlendik. Geleceğimiz bizden sonrakilere emanet.