Değerli Efeler Haber Okurları;

İyi Parti Genel Başkanı. Sayın Meral Akşener, partisinin dünkü grup toplantısında yaptığı konuşmasında, Türkiye'de 2053 yılında toplam nüfusumuzun otuz beş milyonunun Suriyeli mültecilerden oluşacağını söyledi.

Bunun İçin kurdukları komisyonun raporlarına dayanarak bu rakamları ifade ettiğinden bahsetti.

Bu konuşmayı dinleyince ve İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı'nın da mülteciler ile ilgili resmi açıklamalarını dikkate aldığımda, hemen bilgisayarımın başına geçtim ve Excel üzerinden bir çalışma yaptım.

Meseleye rakamlarla açıklık getirmek gerekirse;

1. Türkiye'de halen 3.762.000 Suriyeli mülteci var.

2. Bu Suriye'li mevcut mültecilerin, ülkelerine hiç dönmediklerini düşünürsek ve yıllık %2,5 çoğalma hızı ile nüfuslarını artırırlar ise, 31 yıl sonra, yani 2053 yılında 7.891.049,23 kişilik nüfusları olacak.

3. Meral Akşener'in söylediği şekilde 2053 yılı nüfusumuzun 35.019.435 kişisini oluşturabilmeleri için; yıllık çoğalma hızlarının %7,72 olması gerekmektedir. Bunun da biyolojik olarak mümkün olmadığını çok rahatlıkla söyleyebiliriz.

4. Oysa dünya nüfusunun büyümesi 2021 yılında %0,9 olarak olarak gerçekleşti.

5. Türkiye;

  • 1991 yılında 54.840.000 nüfusa sahip,
    • 2022 yılı nüfusumuz ise 84.680.000 dir.
  • Geçtiğimiz 31 yıl içinde nüfusumuz, 29.840.000 kişi artmış.
  • Böylece son 31 yıl içinde nüfusumuzun artış oranı; %54,41 olarak tescillidir.
  • Bu artış oranımıza göre, Suriye'li göçmenlerin ülkelerine hiçbirinin dönmediğini düşünecek olursak, ülkemizdeki sayıları en fazla; 5.808.904 kişiye ulaşacak.
  • Bir diğer önemli husus güvenli bölgelerde yaşayan ve yerleştirilen Suriye'li nüfusa baktığımızda, Türkiye'dekilerin de o bölgelere gidecekleridir.
  • Öyle zannediyorum ki güvenli bölgeyi daha da genişletmek için Türkiye birkaç harekat daha yapacaktır.

İşin önemli ve şaşırtıcı olan tarafı ise, bana göre, matematiksel olarak hiçbir doğru tarafı bulunmayan bu konuşmaya, tüm Milletvekilleri ve diğer dinleyiciler hararetli bir şekilde alkışlarla destek verdiler. Bu demektir ki, Parti Başkanı ne diyorsa doğrudur demektir. Bu durum siyaset ve demokrasi için çok tehlikelidir.

Şahsen bu ve diğer muhalefet partilerinin tutarsız politikalarını Avrupalıların desteklemelerini de hayretle izliyorum.

Haliyle Türkiye'de ki muhalefet malzemesinin kalite ve kapasitesinin bu kadar olduğundan dolayı mecburen destekliyorlar.

Ayrıca bir diğer kanaatim;

Avrupa'da kendi kamuoylarına böyle aslı astarı olmayan konuşmalar yapan siyasetçilerin hiçbir zaman toplumda karşılığının olmayacağı yönündedir.

Son olarak;

Bu nasıl bir siyaset anlayışıdır.

Bu nasıl ülke yönetimine talip olmaktır.

Böyle bir anlayışın ve siyasetin, milletimiz nezdinde karşılığının her geçen gün azalacağı ve azalmakta olduğu açık bir şekilde görülüyor.

'Altı artı bir' masası bu güvensizliğin eseridir.

Dünya siyasetinde her geçen gün üst sıralara çıkan, çevresindeki ve yeryüzünün egemenlik taslayan ülkelerinin çok dikkatli takıp ettikleri, atacağı adımları da aynı dikkatle izledikleri Türkiye Cumhuriyeti bu ve benzeri anlayışları ihtiva eden politikalar ile asla yönetilemez.

Selam ve dua ile.

Ahmet Rıza ACAR

12.05.2022