Bugün Türkiye'de bir Dönemin kapandığı ve yeni bir dönemin başlamasının 72.yıldönümü.

Bu öyle bir dönem ki ;

  • Kimilerinin hürriyetlerin kısıtlı olduğunu var saydığı, her şeyin sansürlendiğini iddia ettiği, jön Türklerin Dünyanın önde gelen devletleri ve aileleri ile iktidardan düşürdük leri 2.Abdülhamid dönemi,
  • Bir başkalarına gore de devletin bekasını düşünen, ülkenin ve milletin birliği uğruna gece gündüz çaba gösteren olarak gördüğü ve 'Ulu Hakan' ismini verdikleri, sonradan pişman olanların da 'büyük padişah' olarak gördüğü,
  • Jön Türkler, İttihat ve Terakki'ye destek veren İslamcılar, 2.Abdülhamid Han'ı tahtdan indirerek 33 yıllık bir dönemin sonuna gelinmiş,
  • Milletimiz İttihat ve Terakki ile birlikte, hiç ummadığı ve beklemediği, neticesi çok ağır ve hüsran ile sonuçlanan bir yolculuğa çıkmış olduğu,
  • Yüzde doksanı tarım toplumu olan milletimiz. 1.ve 2. Balkan harbinden, bilhassa çanakkale Boğaz Harbinin de içinde yer aldığı 1. Dünya Harbinden ve Kurtuluş savaşından yorgun, bitkin ve fakir çıkan vatandaşlarımız karınlarını doyurmak, ailesinin geçimini sağlamak, çocuklarını büyütmekten başka işlere kafa yoracak durumları da yoktu,
  • Okumuş yazmışlarını da adı geçen dört savaşta kaybetmişlerdi.
  • 1. Ve 2. Balkan harbi vesilesi ile de beş milyonun üzerinde mülteci Anadolu'ya göç etmiş ve sığınmıştı,
  • Milli Kurtuluş Savaşını yöneten, savaşı yönetecek ve zafere ulaştırıcak komutanları seçen,
  • Başkomutanı sureli atama yöntemi uygulayarak strateji geliştiren bir Meclis,
  • Milli Kurtuluş Savaşının zaferle sonuçlanacağına bütün kalbiyle inanmış Milletvekillerinden oluşan birinci TBBM, seçim gerekçe gösterilerek seçime gidilerek, 1.Meclis Üyelerinin büyük bir bölümü tasfiye edilerek yenilenmiş,
  • Böylece 2.Meclis ile birlikte o günkü Türk ve Müslüman toplumu derinden sarsan devrimler başlamıştır,
  • Ayrıca sert ve korku politikaları egemen olmuştur,
  • Çok partili hayata geçiş deremeleri göstermelik olarak kalmıştır,
  • İstiklal Mahkemelerinin neredeyse tüm kararlarının hukuksuzluğu tartışılmış,
  • İslam dini ve müslümanlarla her türlü mücadeleler yapılmış,
  • Ezan Türkçe olarak okunmaya başlanmış, okumayanlar cezalandırılmış,
  • İnsanlar evlerinde ve kütüphanelerinde bulunan kitapları, ya toprağa gömerek veya yakarak imha etmişler,
  • Hazine değerinde Osmanlı arşivlari yabancıların eline geçmiş, bugün bizden daha fazla arşivleri oluşmuş,
  • Varlık vergisi devreye girmiş, ödemeyenler doğuya sürgüne gönderilmiştir,
  • Yol vergisi ortaya çıkmış, ya yol yapımında çalışacaksın, veya birini bularak çalıştıracaksın metodu uygulanmış,
  • 1940'lı yılların başlarında ilkokulda okuyan kız çocuklarının başından örtüleri öğretmenler tarafından çıkarılmış,
  • Yukarıdaki yazdıklarıma araştırmacılar çok daha fazlasını ilave edebilir. Ben şahsen uzatmamak ve bugünün önemine binaen burada kesiyorum.

Bugünün Önemine Gelince;

  • 14 Mayıs 1950 öyle bir gündür ki, Türkiye'nin üzerine kurtuluş savaşından sonra yeni bir güneşin doğduğu gündür.
  • Türkiye'de Halk geçmişe sünger çekerek Demokrat Partiyi bağrına bastı.
  • Eskiden sadece memurların ve zenginlerin cebinde para bulunurdu. Demokrat Parti ile köylüler paranın yüzünü gördüler,
  • Ürettimleri para etmeye ve gelir getirmeye başladı,
  • Ülkenin her tarafı şantiyeye döndü,
  • Hayali bile edilemeyen fabrikalar bir bir açılmaya başladığı gibi, yenilerinin de temelleri atılıyordu,
  • Bu yollara Uçak mı indireceksiniz diye eleştirilen asvalt yollar milletin hizmetine giriyordu,
  • Barajlar yapılıyor, Evler ve işyerleri elektrik ile tanışıyordu,
  • Daha neler neler neler yapıldı ve yapılıyordu,

Bütün bunlar, milletin sevgilisi haline gelen 'Öksüz, Yetim ve Çiftçi Başvekil' hemşehrimiz milletini canından çok seven Adnan Menderes tarafından yapılıyordu.

Demokrat Partiyi halkın desteğini kazanarak iktidardan düşüremeyenler, dışardaki güçlerle işbirliği içine girerek 'Darbe' ile indirerek, kurdukları güdümlü yargı mensupları eliyle ve bazı üniversite öğretim üyesi profesörlerinde desteği ile idam ettiler.

27 Mayıs 1960 darbesinden sonraki Türkiye'ye baktığımızda;

Huzur, İstikrar, Kalkınma ve millet olarak kendimize güvenmeyi,

  • Bir miktar Rahmetli Demirel'in ilk beş yıllık döneminde,
  • Yine Rahmetli Özal'ın ilk yedi yıllık döneminde,
  • Bir yıllık iktidarı içinde Erbakan döneminde görebiliyoruz.
  • Bunların toplamı 13 senedir.
  • Darbeden Ak Parti İktidarına gelinceye kadar geçen 52 yılın 39 yılı, Enflasyon, duraklama, gerileme, (1990 yılında kişi başı milli gelir 3.000, 2001 yılında 2.000 USD) kaos ve terör ile geçti. Başka milletler hızla kalkınırken biz iç çekişmeler içersinde ve birbirimizle kavga ediyorduk. Dışardaki güçler de böyle istiyorlardı zaten. Planları da bu doğrultudaydı.
  • Ak Parti'nin 2002 zaferine giden yolun taşları, bu zor şartlar içinde geçen 39 yılda vatandaşlarımız tarafından döşendi.
  • Yirmi yıldan beri ülkede Ak Parti'nin elinin değmediği bir arazi parçası kalmadğı gibi, toplumun hemen hemen hepsinin gönlünde bir yer bulduğu gibi, bütün milletin bir kez dahi olsa oyunu alarak, milletimiz nezdinde yerini perçinlemiştir,

14 Mayıs 1950 tarihinde haksızlığa ve hukuksuzluğa dur diyen, çok zor şartlar altında Demokrat Partiyi iktidara taşıyan milletimizi bir kez daha tebrik ediyorum.

Türkiye'de ilk olarak halkın özgür iradesi ile seçilmiş 'Öksüz, Yetim ve Çiftçi Başvekili' Rahmetli Adnan Menderes ve arkadaşlarını rahmetle anıyorum. Mekanının 'Cennet' olmasını Cenab-ı Hakk'tan niyaz ediyorum

Selam ve Dua ile.