Doyumlu ve huzurlu bir hayat için gündemde var bütün eğitimleri almaktan, 15.000 saat birebir koçluk desteği almaktan, hatta 25.000 kere his yüklemesi yapmaktan yada 30 kere doğum haritasına baktırmaktan, en büyük gurulardan birebir destek almaktan, bunun için dünyayı dolaşmaktan ve tüm bunlar için binlerce yüzbinlerce para ödemekten daha büyük bir motivasyon kaynağın var. Seni hayallerine ulaştıracak, imkansızları mümkün kıldıracak çok daha büyük ve çok daha etkili bir şey var.

Hayatta kişinin öz güvenini en çok arttıran şey, en derin uykulara dalmasını sonra yataktan fırlayarak kalmasını sağlayan, insana iyi gelen şey, en yüksek motivasyon yaptım demektir.

Bunun bir ön koşulu var yalnız

Var olanla yapmalısın. Şu ana kadar okuduklarınla, şu ana kadar deneyimlediklerinle, şu ana kadar öğrendiklerinle, hemen bugün hatta bu saatin içinde, o sürekli ertelediğin, bir türlü sıra gelmeyen, yapsan nelerin mümkün olduğunu bildiğin şeye başlamandır yaptım demek. Hemde en küçük ve en kolay adımla. Minnacık miniminnacık olanından. Sana yaptım dedirtecek en küçük adımla.

Çünkü o küçük adım bildiğini beceriye dönüştürdüğün mucize. Beceri bilginin kişisel anlamlandırılması ile yeniden üretilmesidir.

Bunu çocukken çok iyi yapıyordun. Eğer bir karate filmi seyrettiysen çocukken film biter bitmez hareketlerini yaparken bulurdun kendini hatırla. Bildiğin herşeyi bildiğin kadarıyla aynalamak ve yapabilmek donanımıyla yaratıldın. Onu alıp bir beceriye dönüştürmen için yaratıldın. Ve bunu yaparken çocukken ilk sorun iyi yaptım mı değildi. Yaptım mı diye soruyordun. Çünkü önce yapacak sonra adım adım daha iyi olacaktın. Oysa biz bunu unuttuk ve kendimizden ilk seferinde daha önce üstelik hiç denememişken hep en iyisini bekledik. Aynı çocuklarımızdan beklediğimiz gibi.

Önce iyi yapmakla ilgili olma güzel insan, sadece yapmakla ilgili ol.

Güzel insan, sloganımız şu: Var olanla en iyisini yap, sonra daha fazlasını iste.

Bazen hiç başlayamayız. Bazen de büyük bir motivasyon kaynağına denk geliriz, biriyle konuşur, bir şey okur yada seyrederiz ve uzun zamandır, ara ara başlayıp bıraktığımız yada bir türlü başlayamadığımız o şeyin başına, neyse o şey sen çok iyi biliyorsun, 2 saat oturasımız gelir. O dan 100'e.

Gülümsemenden anladım güzel insan. Öyle oluyor biliyorum. Bana da uzun zaman öyle oldu.

Sonra ne oluyor biliyor musun? 2 saat oturmuyorsun yada kendini kasıp 2 saat ona konsantre olduysan kafan karışık ve yorulmuş bir şekilde bırakıyorsun.

Ve iç kritiğin, yani içinden gelen sana hizmet etmeyen bütün sesler, tekrar 2 saat yapmaman ve aynı sıkıntıyı yaşamaman için sana tekrar erteletiyor, ve sen kendini yine ertelediğin döngünün içinde buluyorsun.

Her ikisinde de iç kritik denen seninle sürekli olumsuz konuşan yada boş verdiren yada sorumluluğu ve dolayısıyla gücü başkasına verdiren yada seninle dalga geçen hatta aşağılayan yada sürekli seni eksik gördüğü için dur bakalım daha olmadın deyip seni eğitimden eğitime kitaptan kitaba sürükleyen, seni sürekli daha fazla yapmaya iten o ses, yani iç kritik yine devreye girer. Bu arada unutmadan sen motive oldum derken seni 0 km den 100 km ye çıkartan da aynı iç kritik ses. Çünkü günün sonunda 0 dan 100 e çıkmanın sağlıklı ve sürdürülebilir olmadığını ve kendi sesinin güçlenmesine yarayacağını iç kritik çok iyi biliyor.

Ve buradan çıkmanın bir yolu var.

Sen hadi başlıyorum ya Allah dediğin an, en küçük en basit adımla başlamak.

Nasıl mı? O kalbindeki hasretin neyse, başlamak isteyip bir türlü düzenli bir şekilde başlayamadığın şey ney ise en son üst üste kaç dakika ayırdığını düşün. Biri 5, biri 30 biri 10 dakika ise mesela ve belkide aralarda günler haftalar hatta yıllar varsa…

Güzel insan, lütfen 10 dakika ayırarak başla ve 1 haftalık bir planda hedefin her gün mesela 10 dakika ayırmak olsun, yada 2 günde bir yada 3 günde bir, hayal senin plan senin, neye ihtiyacın olduğunu sen biliyorsun. Yeterki bir küçük adım at ve bugün başla.

İşte o zaman seninle sürekli konuşan iç kritik yerine sağduyun yükselecek

Sen zaten bir şeyi bir dahaki sefere daha etkili yapabilme kabiliyeti ile donatıldığın için sen sabrettikçe sürecin gelişecek ve her seferinde o konuda birazcık daha etkili hale geleceksin.


Buradaki en kilit kavram Sabır. Peki sabır ne demekti?

Çocukken üzerinde yoğunlukla düşündüğüm kavramlardan biri sabırdı. Sabırın bana söylnen anlamları bir türlü içime sinmiyordu, tam evet oldu derken içimde bir boşluk oluşuyordu. Sabıra beklemek diyorlardı. Olmasına inanarak beklemekti sabır. Yada buna benzer şeyler. Bir türlü içime sinmediği gibi sabır bu tanımlarla çok sıkıcı geliyordu bana. Geçen günlerde çok net bir cümle belirdi zihnimde sabır için ; sabır sonucunu göremediğin halde yine de eylemde kalmak demekti.

Ve içim seslenmeye devam etti; Burada kisiyi eylemde kılan inancı ve umududur. Öz inancını keşfetmiş ve orada umudu bulmuş kişi için sabretmek duadır dedi.

38 yılın 6 yılını çıksam 32 yılın sonunda kendi cümlem sonunda ruhumda belirivermişti.

Şimdi biliyorum ki sen, ben yada kim olursa olsun, tahsili, eğitim durumu, ekonomik durumu, hayatında ki zorluklar ne olursa olsun sabırla yapmaya devam ettiği sürece yani yolda kalmaya, yapamamaya, sonuçlarını görmemeye izin vererek, yolu geliştirerek ve öğenerek sabırda kaldığı sürece eninde sonunda olacak. Bunu nereden mi biliyoruz. Tabiki İnşirah suresinden, 'Biz insanın kaderini çabasına bağlı kıldık'. Çaba sabırla işlenen çaba. Küçük adımlarla başlayan çaba. Ahlakla, erdemle güzel insan kalarak verilen çaba.

İşte güzel insan etrafımda bir çok şahane potansiyeli ile ışık saçan güzel insanlar var. Kendileri ve dünya için hayalleri çok güzel, her konuştuklarında yeni bir şey öğreniyorum. Biliyormusun eğer eyleme geçemezlerse, bu güzel hayaller bir sözden bir temenniden ileri maalesef gidemeyecek.

Hatırla güzel insan, evren düşünceleri değil, eylemleri alkışlar.

Fırsatlar sadece dans pistinde olanlarla dans eder.

Jackson Brown

Kocaman sevgilerimle,

Profesyonel Koç Hilal Çatak