İNSAF EDELİM, AHİRETİ DE DÜŞÜNMEK GEREKMEZ Mİ? 

Saygı değer okuyucularım.

Hiçbir insanı, zümreyi vs. zan altında bırakma veya itham etme gibi bir niyet ve düşüncede değilim. Ayet, hadis ve güzel örfümüze göre gidişatın değerlendirilmesidir. Aslında bu, yani durum değerlendirilmesi, toplumun her bir üyesinin görevi. Ancak; bana kimse karışamaz diye diye bu hallere dönüştük.

Konuştuğumuz ve duyduğumuza göre; insanımız mutsuz ve dertli. Emelleri ve hedeflerinin peşinde, gece gündüz demeden, koşuşturup duruyor. Bunun içinde yorgun ve bitap düşmüş vaziyette. Dinlenmek için seçtiği tercihlerinde daha da yoruluyor. Neden?

Çünkü insanımızın, dengeyi kaybettiği veya bozduğu müşahede ediliyor. Denge ney di ?

Denge; ' Hemen ölecekmiş gibi ahiretin için, hiç ölmeyecekmiş gibi dünyan için çalışmak' tı. Ya da;' Ahiretin için dünyayı, dünyan için ahireti terk etmemektir'.

Böyle yapıyormuşuz? Bunu başarabiliyor muyuz? Sürekliliğini sağlayabiliyormuşuz?

İşte sıkıntı burada.

Bütün mesai, koşuşturmalar, uykusuz ve yorgunlukların dünya için olduğu görülüyor. Plan ve programlar da dünya için. Bunun getirdiği tahripler ve tahriklerin farkında bile olunmuyor.

Allah Teala: ' Siz yeryüzünde gezip dolaşırken, Allah'ı unutuyormuşsunuz?' buyuruyor.

Evet, daha neler unutulmuyor ki?

Mevlana Celalettin-i Rumi diyor ki: 'Dünya deniz. İnsan ise denizin üstündeki gemidir. Geminin varacağı yara varabilmesi için suyun üstünde durması lazım. İçine su almaması gerek. Eğer geminin içine su girerse o gemi batar. İnsan da böyle. Hedefine varabilmesi için dünyanın üstünde durmalı. İçine dünyayı almaması gerek. Yoksa batar.'

Öyle ise gidişatı dur demeli. Yoksa daha çok şeyler kaybedilir.

Peygamber efendimiz, Numan B. Beşir'in aktardığı bir hadisinde şöyle buyuruyor: ' Bir topluluk gemi ile yolculu yapacaklar. Yerlerini kura ile belirler. Alt kattakiler su ihtiyaçlarını gidermek için, üst kata çıkıp inerler. Bir müddet sonra aşağıdakiler derki; Yukarıdakileri daha da rahatsız etmeyelim. Bunun için geminin altından bir delik açıp, su ihtiyacımızı giderelim. Derler. Eğer üst katta duranlar buna engel olmaz ise gemi batar, kendileri de boğulur. Geminin batmaması ve boğulmamak için yanlış yapanların engellenmesi gerekir.'

Batmamak için, yanlış yapanların uyarılması gerekmektedir. Öze dönülmeli. İthal edilen her şeyin yararlı olduğu yanlışına düşülmemeli.

Biz din kardeşiyiz. Birbirimizden mesulüz. Bunun da hesabı sorulacaktır.

Yiyip, içip, kam alınırken, nerede bulunulduğu, ne durumda olunduğu gözden ırak edilmemelidir.

Gönül sultanlarından biri diyor ki: ' Deri dünya olanın, dünya kadar derdi olur.'.

Sağlıcakla kalın.