Değerli okuyucularım.
Emekli olmadan önce Kuşadası ilçemize gittiğim görevlerden birinde, limana yakın bir yerde çay içer iken, orada ikamet eden bir İngiliz vatandaşı yakın masadan; “ Hocasınız her halde ?“ dedi. O zamanki İlçe Müftümüz; “ Evet, buyurun” dedi. Bayan; “yanınıza gelebilir miyim” dedi. Biz de buyurun dedik ve geldi.
Size bazı sorularım olacak dedi. Biz buyurun dedik. Soruları şöyle idi: “ Sizin dininiz de yalan haram. Ama alış verişlerde ve başka konularda çok yalan söylüyorsunuz. Neden? İçki haram ama içiliyor. Neden? Zina haram, ama yapılıyor. Neden?” dedi.
Müftü bey sağ olsun sözü bana verdi. Diyecek bir şey yoktu. Aynen doğruydu. Ben de ona şöyle cevap verdim: Bu söyledikleriniz sizin dininizde de haram değil mi? Tabi ki haram. Siz nasıl dininizi yaşamayıp, korumayıp bu hallere düştü iseniz, bizim kilerde size uya uya böle oldu… Dedim.
İşte acı gerçek bu. Turist havamızdan, güneşimizden, yemeklerimizden tatmaya gelip, bizi aynı zamanda gözlemliyor. Ne acı değil mi?
Kime Müslüman mısın? Diye sorulsa, istisnasız neredeyse herkes; “ Tabi ki Müslümanım” der.
Öyle ise bunlara ne demeli?
İnsan öldürme, dövme, hakaret var mı? Var
Hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, rüşvet, irtikâp, sahtecilik var mı? Var
İçki, kumar var mı? Var.
Zina, fuhuş ve diğerleri var mı? Var
Bu beden benim, istediğimi yaparım diyen var mı? Var
Erkeğin eşini, bayanın kocasını aldatması var mı? Var.
Mahrem yerlerini açma, giyinmeyi unutarak dışarı çıkma var mı? Var.
Faiz yeme car mı? Var.
Yalancılık, aldatma, alışverişe hile katma var mı? Var.
…
Öyleyse, bu nasıl Müslümanlık?
Öze dönme, kendimizi bulma, aklımıza mukayyet olma arzusu ile,
Sağlıcakla kalın.