Değerli Okurlar;

Rahmetli Adnan Menderes, Cumhuriyet Dönemimizin en önemli isimleri arasında yer aldığı herkes tarafından kabul edilen bir kişi ve siyaset adamıdır. Türk siyasi tarihine adını yazdırmış, Başbakanlık yaptığı on yıllık zaman diliminin 'Menderes Dönemi' adıyla Türk siyasi tarihinde özel bir yere sahip olmuş bir kişinin güzel Aydın'ımızdan çıkmış ve bu topraklarda yetişmiş olması İl'imizin insanları olarak bizleri gururlandıracak tarihi bir hadisedir diye düşünüyorum.

Günümüzde darbelerin ne kadar kötü, Demokrasiye ve Millete ihanet olarak değerlendirildiğini görüyor, konuşuyoruz ve yaşıyoruz. Türkiye'ye, milletimize ve demokrasiye çok büyük zararlar vermiş, darbe cuntasının kurduğu adaletle de hiçbir ilişkisi olmayan, halkın yarısından fazlasının desteğini almış olması, üç kez seçim kazanmışlığı ve halkın sevgisini hiç dikkate almayan güdümlü bir mahkeme tarafından verilmiş idam kararının üzerinden altmış yıl gibi çok uzun bir süre geçtikten sonra kendi ismiyle bir müzenin açılma hazırlıkları yapılan Rahmetli Ali Adnan Menderes'i günümüzde genç nesiller sadece Başbakan'lık yapmış bir siyasi kişi olarak tanımaktadırlar. Oysa Adnan Menderes'in hayatı, Başvekil oluncaya kadar olan bölümü gözden geçirildiğinde üç evre olarak tasnif edebiliriz.

  1. Doğumu, anne ve babasız olarak büyümesi, tahsil hayatı, askerliği, çiftçiliği ve evliliği,
  2. Serbest Cumhuriyet Fırkası ile başlayan, kapanmasının akabinde Cumhuriyet Halk Fırkası ile devam eden siyasi hayatı,
  3. Demokrat Parti'nin kurulması,

Çocukluğumda iki üç kez görmüş birisi ve kendisini seven Aydın'lı vatandaş olarak hakkında yazılmış bazı eserleden özet bir derleme şeklinde kaleme aldığımız bu makalemizde ülkemize ve milletimize çok büyük hizmetleri geçmiş, o günkü şartlar içersinde Türkiye'de çok partili siyasi hayatın başlatılması, Demokrasinin yerleşmesi, 1950 yılına kadar çok sıkı ve sert politikaların uygulandığı ortam ortadan kaldırılarak, halkımızın daha özgür ve serbest bir yapıya kavuşturulmasında, ülkemizde Bayındırlık hizmetlerinin geliştirilmesinde, tarımın makineleştirilmesinde sanayi tesislerinin kurulmasında, ticari hayatın daha yaygın hale getirilmesinde, Ekonomik ve sosyal olarak yeni bir devrin başlamasına ve bugünlere gelinmesine vesile olmuş Rahmetli Adnan Menderes'i yukarıda yaşadığı evreler içersinde tanımaya ve tanıtmaya çalışacağız.

Rahmetli Adnan Menderes'i beğenen, beğenmeyen, seven ve sevmeyen herkesin tanıması, hayatının önemli dönemleri bilmesinin faydalı olacağı kanaatini taşıyorum. Rahmetli Menderes'in yukarıda saydığımız dönemler içersinde yaşadığı olaylar ve bunlarla ilgili karar ve uygulamalarına baktığımızda bilerek veya farkında olmadan lider tavır ve davranışlarının olduğunu görüyoruz.

Yine Adnan Menderes'i CHP içersinde birçok konuda muhalefet yaptığını, bu muhalefetini ortaya koyarken nezaketinden hiç vazgeçmediğini, muhalefet ettiği konularını sağlam temellere dayandırdığı gibi daima milleti öncelediğini de görüyoruz.

Bu düşünceler içersinde Rahmeti Rahmana kavuşmuş, ülkesine ve milletine sayısız ve çok önemli hizmetler yapmış bir siyasi lideri tanımaya ve hayatının belirli bölümünde yaşadıklarını öğrenmeye çalışalım.

Osmanlı Devleti dönemimizde doğmuş, Büyük Savaşı yaşamış, İstiklal Harbine iştirak etmiş, İstiklal gazisi unvanını almış Adnan Menderes, ülkemizde genellikle Başvekillik dönemleri ile gündeme gelir. Halbuki doğumu ile ilk gençlik yılları da önemli hadiselerle doludur Adnan Menderes'in. Bu yazıda kaynaklara dayanarak, doğumundan gençlik yıllarına, parlamenter oluşuna ve Demokrat Parti kuruluşuna kadar geçen dönemi dikkate alacağız.

Her zaman rahmetle andığımız, Başvekil Adnan Menderes 1899 yılında Aydın'da dünyaya geldiğini kaynaklardan öğreniyoruz. Annesinin ikinci çocuğu olan Adnan'ın doğumundan bir müddet sonra sağlığı bozulur. Babaanne Fitnat Hanım oğlunu, gelinini ve torunlarını İzmir'e götürür. Anne Tevhide Hanım için İzmir'de doktorlar seferber edilirse de kurtarılamaz. Daha sonra babası da hastalanır. Tedavisi İstanbul'da yapılırken bir otel odasında hayatını kaybeder. Sırası ile hala Sacide Hanım, abla Melike'de vefat eder. Bu vefatlar genellikle veremden meydana geldiğini yine tarihi kaynaklardan öğreniyoruz. Küçük Adnan, anne ve babasını hiç bilmediği gibi, ablası Melike'yi de hatırlayamaz. Babaanne Fitnat Hanım torunu Adnan'ı çok sevmektedir. Adnan'a anne ve babasını aratmayacak şekilde yetiştirme gayreti içersinde olduğu gibi, ona en iyi eğitimi de aldırmak istemektedir.

Babaannenin üstüne titrediği torun Adnan hasta olmaktan kurtulamaz. Hastalığı, kendisine karantina uygulanacak derecede ağırdır. Allah'ın inayeti, Fitnat hanımın titizliği, daha havadar bir eve taşınılması, doktorların da tedavilerinde hassasiyet göstermeleri neticesinde toparlanır ve hastalığını yener. Geçirdiği bu ağır rahatsızlık sebebi ile okula gidemediği için, evde özel hocalar tutularak, okuma yazma öğrenmesi sağlandı.

Fitnat Hanımın torunu Adnan eğitimine İlk, Orta ve liseyi sırası ile İttihat ve Terakki mektebinin Rüştiye kısmından başlar. Orta bölümü bitirmeden, İzmir Kızılçullu Amerikan kolejinde devam etmiştir.

Geleceğin Adnan Menderes'i, eğitim aldığı okullarda kendini göstermiş, Türkçülük ve milliyetçilik ile ilgili duygu ve düşüncelerini bu devrede geliştirmiştir. Amerikan Kolejinde okurken, okuldaki misyoner rahiplerin, öğrencileri Hıristiyan yapma çabaları dikkatini çeker ve iki arkadaşı ile birlikte İttihat ve Terakki'nin İzmir Teşkilatının önde gelenlerinden olan Mahmut Celal Bey'e (Celal Bayar) şikayet ederek,. Okul hakkında soruşturma açılmasını sağlamışlardır. Bu durum gösteriyor ki, Fitnat Hanım, torunu Adnan'ı yetiştirirken İslam dini ve inancı ile ilgili hassasiyet kazandırmıştır.

Adnan Bey, okulunu bitiremeden 1. Dünya savaşı çıkmış ve Osmanlı Devleti de, 2.Abdulhamid'i deviren o günkü ihtilalcilerin basiretsizlikleri, tecrübeden yoksunlukları, savaşın çıkış gayesini göremeyen, savaşı çıkaranların hedeflerinin ne olduğu ve/veya ne olabileceği yönünde olgunlaşmış fikirler oluşturamamaları yüzünden kendini savaşın içinde buldu. İşte Adnan Bey'inde içersinde olduğu o yaşta ki gençlerin eğitimleri yarım bıraktırılarak hemen askere alındı. Adnan İstanbul Erenköy'de bulunan Yedek Subay Okuluna sevk edilmek suretiyle askerliği başlamış oldu. Adnan Bey burada sporcu kişiliğinin de yardımı ile zorluk çekmeden mezun oldu. Mezuniyetinin ardından, İttihat ve Terakkinin en meşhurlarından olan, 4.Ordu Komutanı Cemal Paşa'nın emrine verilerek Suriye cephesine gönderildi.

Bu yolculuk esnasında hastalanarak Pozantı istasyonunda trenden indirildi. Seyyar hastaneye kaldırıldı. Kendisine konulan teşhis, zehirli sıtma'dır. Çocukluğunda verem hastalığı ile boğuşan Adnan, şimdi de, zehirli sıtma ile mücadele edecektir. Allah'ın inayeti ve iyi bir tedavi ile bunu yenmeyi başardı.

Bu arada Yedek Subay okulunda okurken, hamisi ve en sevdiği insan olan babaannesi Fitnat Hanım'ı kaybedince daha bir yalnızlaşmıştır.

Hastaneden çıktıktan sonra, yeni görev yeri olarak İzmir 17.Kolordu emrine intikal etmiştir. İki yıllık askerlik hizmetini, cephe gerisinde tamamlamıştır. 1.Dünya Savaşının bitmesinden bir müddet sonra, hastalık tekrar Adnan Bey'in yakasına yapışmıştır. Üçüncü kez yakasına yapışan hastalık ise verem zannedilirken, karahumma olduğu anlaşılmıştır. O zamanlar İzmir'in en meşhur hekimlerinden olan, Dr. Mustafa Bey ve ekibi bir nevi sağlık seferberliği şeklinde çalışarak iyileştirmiştir.

Adnan bitkin ve yıpranmış, ruhi çöküntü içersinde bir vücut ile ülkenin ve İzmir'in geleceğinin karardığı bir dönemde memleketi, doğduğu ama yaşayamadığı, çiftliğinin bulunduğu şehir olan Aydın'a gelmiştir. İzmir gibi büyük bir şehirde yaşayan, Babaannesi Fitnat Hanım'dan da iyi bir aile terbiyesi alan, kibar, zarif kişilik sahibi olan Adnan Bey'in duruşu, köylülerce, çalışanlarca ve arazisini işgal ederek işleyen çiftçilerce çok yadırganmıştır.

Ahmet Rıza ACAR

Aydın Tic. Odası Eski Bşk.

Ak Parti Kurucu İl Bşk.

22.Dönem Aydın M.Vekili

Not :

Bu yazının hazırlanmasında, Şerif Demir'in 'Türk Siyasi Tarihinde Adnan Menderes' isimli kitabından yararlanılmıştır.

1* Türk Siyasi Tarihinde Adnan Menderes – Şerif Demir