Sayın Bülent Arınç; Türk siyasi hayatına 'Milli Görüş' adı altında Türk siyasi hayatına yepyeni görüşler sunan, üslubu ve tarzı ile farklılık yaratan, rahmetli Sayın Erbakan'ın yanında yer alarak siyasi hayatımızdaki yerini almıştır.
Necmettin Erbakan'ın TOBB Başkanlığından usulsüz ve hukuksuz bir şekilde alınmasından ve Adalet Partisinden 1969 seçmilerinde MV adaylığı veto edilmesi üzerine, Konya'dan bağımsız aday olduğunda, üniversite öğrencisi olan Bülent Arınç'ı Konya mitinglerinde görüyoruz.
Milli Selamet Partisi ile Türk siyasi hayatının içinde görmeye başladığımız Sayın Arınç, Gençlik Kolları Başkanlığı, İl Başkanlığı görevlerinde bulundu. Daha sonra Refah Partisinde İl Başkanlığı yaptı MV ve Belediye Başkan adayı oldu seçilemedi. Anavatan Partisini kuran Rahmetli Özal'ın Arınç'a özel teklif yapmış olabileceğini düşünüyorum.
Sayın Arınç siyasi çizgisini hiç değiştirmedi ve rahmetli Erbakan'a da hiç sırt çevirmedi. Ak Parti kuruluşunda da zannediyorum kendisi ile uzun uzun konuşarak izin ve helallik istedi. Ak Parti kurucusu olarak da Sayın Erbakan'a karşı saygısını hep devam ettirdi. Biz Sayın Arınç'ı böyle tanıyoruz.
Mutlaka ki yirmi yıllık iktidar sürecinde parti içinde, politika oluşturmada ve uygulamalarda görüş farklılıkları olduğunu da biliyoruz. Böyle durumlar parti olmanın, iktidar olmanın ve politika üretmenin doğasında olan işlerdendir.
Peki Sayın Arınç ile ne zaman ve nasıl tanıştım.
Sayın Bülent Arınç ile ilk tanışmamız elli yıl kadar once 1973 veya 1974 yılında onun da talebeliği döneminde tanıştıkları ve benim de yetmiş yıllık arkadaşım olan öğretmen Vedat Candaş ile Manisa'da ofisinde ziyaret ederek tanışmıştık. Kendisiyle siyaset dahil birçok konuda sohbet etmiştik.
Ziyaret esnasında oturduğu masanın arkasındaki dolapta bulunan hukuk bağlantılı ciltli eserler dikkatimi çekmişti. Bu eserleri gören olarak hem ziyaret esnasında düşündüğüm ve dönüşte arkadaşıma da söylediğim şu sözler hala hafızamdadır, 'Bülent Arınç ilerde önemli yerlere gelebilir'. Geldi de, TBMM Başkanlığına kadar yükseldi ve bulunduğu görevleri başarı ile temsil etti.

Daha sonraları da zaman zaman Aydın'da birlikteliklerimiz oldu. Oğlunun vefat haberini aldığımızda üzüntüsünü paylaşmak için arkadaşlarımızla birlikte o gece onun sezsiz bir şekilde hakka teslimiyetine şahit olmuştuk.

Fazla detaya girmeden, 19 Eylül 2001 tarihinde şahsımı arayarak Ak Parti Aydın Kuruci İl Başkanı olmak isteyenleri sormak üzere görüştük. Kendisine ilk iki isme madden ve manen destek vereceğimizi ifade ettiğim halde, ertesi gün beni Ankara'ya çağırdılar ve kurucu İl Başkanlığı mazbatası elime tutuşturuldu.

Gelelim bu mektubu Sayın Arınç'a neden yazdığıma;

1. Sayın Arınç, Ak Parti kurucusu ve asli unsurudur. Acizane ben de bir talebim olmadığı halde kurucu İl Başkanı'yım.
2. Ak Parti'yi Aydın'da yapılandırmak için ekibimle binlerce insanla görüştük, onbinlerce km yol yaptık,
3. Ak Parti'nin 22. Dönem Milletvekili olmam.
4. Sayın Arınç'tan bir buçuk yaş daha büyük bir kişi olmaklığım,.
5. Türk siyasi hayatını dokuz yaşımdan itibaren takip etme mecburiyetinde kalmış bir kişiyim. Menderes'i karşılamış, çocuk olmakla birlikte kendi arzumla dinlemiştim. Osman Bölükbaşı'yı da Aydın'da merakımdan dinlemeye gittim. 27 Mayıs 1960 günü, sabah dükkanımızı açtığımda, polis nezaretinde kapatmak mecburiyetinde kaldım.
6. Osmanlı'nın son üç yüz yılına girmek istemiyorum. TC Devleti'nin kurucu ilk meclisine uygulanan bir sivil darbeden sonra, 1950 yılına kadar yapılan milleti değiştirmeye yönelik uygulamaları, 1950'den bugüne yaşanılan sıkıntıları ve halen yaşanmakta olanları da az çok bildiğime inanıyorum.
7. Uzun yıllar Ticaret Odası Başkanlığı yapmış, TOBB'de görevler üstlenmiş STÖ'lerinde bulunmuş bir kişi olmanın tarafıma yüklediği sorumluluğu hissediyorum.
8. Daha çok şeyler yazabilirim ama bu kadarını yeterli buluyorum. Bunların ve daha fazlasının bu açık mektubu yazmaya teşvik ettiği kanaatini taşıyorum.

TBMM Başkanlığı yapmış, hükümetlerin çok önemli makamlarında görev almış, siyasette duayen olmuş Sayın Arınç'tan milletimizin çok büyük bir bölümünün beklentileri;

Sayın Arınç partimizin temel taşıdır. Ak Parti'ye gönül verenler, Ak Parti'ye bir kez olsun oy verenler ve Sayın Erdoğan'ı candan sevenlerin düşüncelerini dilimin döndüğünce kaleme almaya çalışacağım.
Sayın Arınç siyasi hayatın içinde yer aldığı ilk günden beri İslam dininin mensubu bir müslüman olduğunu hiç unutmadığını düşünüyorum. Bu düşünce içerisinde siyaset yapmış ve en üst makamlara kadar tırmanmış olan bir değerin toplumumuzun geleceği için birçok konuda çalışmalar yapmasını istemenin halkımızın her ferdinin en doğal hakkı olduğunu düşünüyorum.

Sayın Arınç;
• Son bin yılda çağ açıp kapatmış, imparatorlukların sonunu getirmiş bir milletiz. Bu necip milletin siyasi, hukuki, idari, islami, sosyal ve kültürel aydınlanmasına, geleceğin Türkiye'sinin ve Türk insanın dünya insanlığına katkılar sağlamak için neler yapması konusunda yönlendirilmeye ihtiyacı vardır..
• Bugün Türkiye'mizde düşünceyi inancımıza uygun bir şekilde, Hukuk, Siyasi, Sosyal, Ekonomik, Eğitim ve Kültür olarak açıklayamama sorunu vardır,
• İnsanımızın tek düze düşünmeye sevk eden bir anayasamız bulunmaktadır. Kabul edildiği günden beri sorun üreten bir baş yasadır.
• Kanunlarımızda, siyasi partileri bağlayan, fikri yapısına engeller koyan, başta Siyasi Partiler Kanununda olmak üzere birçok maddeler bulunmaktadır.
• Siyasi Partilerde parti içi demokrasi sorunu her geçen gün derinleşmektedir,
• Batıdan çeviri yoluyla alınmış olan hukuk sistemimiz, geldiğimiz noktada batı ile boy ölçüşememektedir. Bundan dolayı hukuki adaletsizlikler ve hak kayıpları vardır.
• Bu anayasal ve yasal engeller insanlarımızın ekonomik gelişmesini yavaşlatmakta, gelir dağılımı adaletsizliğini körüklemekte, zengin ile orta ve düşük gelir gruplarının arasının hızla açılmasına sebep olmaktadır.
• Bu durum sermayenin devlete ve hükümetlere müdahalesini de beraberinde getirmektedir.
• Bu engelleyici yasalara, İslam dininin hukuki, siyasi, idari, ekonomik, sosyal ve kültürel görüşleri takılmaktadır.
• Bütün bunlara ilave olarak daha pek çok şey söylenebilir.

Sayın Arınç; Dünyaya ve bilhassa ikinci dünya savaşı sonrasına baktığımızda;

• ABD 1944 yılında ortaya koyduğu bir anlaşma (Bretton Woods) ile dolarını 'rezerv' para olmasını ülkelere kabul ettirerek egemen hale getirdi. Böylece para imparatorluğunu kurmak için en önemli adımı atmış oldu.
• Bunu korumak ve sürekliliğini sağlamak için askeri yapısını güçlendirdiği gibi, üslerini ve filolarını yer yüzünün her tarafına denizler dahil monte etti.
• 1950 yılından beri kendi ülkesinin dışında yirmiye yakın savaş çıkarttı. Böylece savaş sanayisini dünyanın en güçlüsü yaptığı gibi, istihdamını ve büyümesini bu sanayi üzerine bina etti. Milletleri kendi yörüngesine almak gelişen ve büyüyen silah sanayisi için pazarı genişletmek için NATOyu kurdu. Ayrıca sürekli yeni ürettiği silahlarını da çıkardığı savaşlardadeneyerek ve tanıtarak pazar payını artırdı.
• Kapitalist sistemini de neredeyse tüm dünya ülkelerine ihraç etti.
• Her nedense Güney Kore'nin, Japonya'nın, Almanya'nın ve son olarak Çin'in kalkınmasında baş rollerde oynadığı halde, mesele Türkiye'nin kalkınmasına gelince neden diğer ülkelere gösterdiği itinayı bize neden göstermedi.
• Bu arada Avrupa ülkeleri de boş durmadılar ve Avrupa Birliği çatısı altında bir araya geldiler ve adını da 'Medeniyet Projesi' koydular.

Sayın Arınç; Bazi bilim adamları arasında yer yüzündeki medeniyetleri üçe ayıranlar var.

1. Yunan medeniyeti (Felsefe Medeniyeti)
2. Avrupa medeniyeti (teknoloji medeniyeti)
3. İslam medeniyeti Fıkıh 'hukuk' medeniyeti,
Bugün dünyamızın her zamankinden daha fazla 'hukuk' medeniyetine ihtiyaç duğduğunu bir hukukçu olarak siz de kabul edersiniz.

Sayın Arınç; Müslüman coğrafyalara baktığımızda, İslam kardeşliğini emreden dinimizin gereği olarak;

• Kardeşliğe dayalı kapsamlı ve bağlayıcı bir siyasi işbirliği teşkilatlarının olmadığını görüyoruz.
• Aynı amaca dayalı ekonomik işbirliği teşkilatlarının bulunmadığı aşikarane görülüyor.
• Başta yer yüzünde yaşayan müslümanları korumaya, mazlumların hak ve hukukunu, ekonomisini, yer altı kaynaklarının adil bir şekilde ve gelir dağılımlarının hakça bölüşümünü sağlamaya, sömürüyü engellemeye yönelik 'ekonomik ve askeri işbirlikleri' olmadığı gibi yakın gelecekte de görülmüyor.
• Müslüman milletleri ve devletleri dünyaya örnek olabilecek 'hukuk'un ve 'Anayasa'nın etrafında birleştirmeyi amaçlayan bir çalışmayı 'ilim ehli' insanlardan açık ve net olarak da göremiyoruz.
• Allahın bahşettiği yer altı servetlerini başta ümmetin ve fakir, mazlum ve geri kalmış ülkeler için kullanmaya yönelik fikirlerin tartışıldığını da görmüyoruz.
• Burada kayıt altına alabileceğimiz daha çok şeylerin olduğu da söylenebilir.

Sayın Arınç; Yukarıda yazdığımız konularla ilgili az veya çok çalışmalar yapanlar olarak gördüğümüz;

2.Abdülhamid'i içerden ve dışardan işbirlikçiler devirdi ve koca devlet ortadan kaldırıldı, Adnan Menderes darbe ile iktidardan indirilerek şehit edildi, Ülkemizi daha yukarılara taşımak isteyen Rahmetli Özala yapılanları da biliyoruz. Şimdi de 2002 yılında milletin büyük ümitler besleyerek iktidar yaptığı, halkın bu ümitlerini de 20 yıldan beri boşa çıkarmayan Ak Parti'ye, kadrolarına ve Genel Başkanı sayın R.Tayyip Erdoğan'a 'suikast' girişimleri dahil, çeşitli darbe modelleri ile neler yapıldığının da canlı şahitleri olduk.

Sayın Arınç; Esenboğa'da Cumhurbaşkanı'nı uğurlama merasiminde, TBMM Başkanı ve Cumhurbaşkanı vekili olarak size ve eşiniz muhterem hanımefendiye yapılan muamele hala bizim hafızalarımızdadır.

Sayın Arınç;

Siz 1969 yılında çıktığınız siyasi yolculuğunuzda çok sayıda engellerle karşılaştınız. Ağır cezalarda yargılandınız. Siyasi çalışmalar yaparken oğlunuzu kaybettiğiniz günün gecesinde gösterdiğiniz metanet ve teslimiyet bizim gözümüzün önünde durmaktadır. Ayrıca siyasette gösterdiğiniz mücadele ve sabır takdire şayandır.

Sabır ve büyük mücadeleler sonrasında size TBMM Başkanlığı makamı kısmet oldu. 1950 yılından günümüze kadar Gazi Meclise en uzun süreyle başkanlık yapan üçüncü kişisiniz. O günkü mevzuata göre de Türkiye'nin ikinci adamıydınız. Cumhurbaşkanına vekalet ettiğiniz zaman da ülkenin birinci adamı oldunuz.

Bugünün CHP Genel Başkanı 2002 – 2007 yılları arasında Grup Başkanvekili olan zatın Ak Parti Grubu'na dönerek tahrik edici, zaman zaman yalan ve hakaret içerikli konuşmaları TBMM zabıtlarında durmaktadır.

Sonuç olarak toplum nezdinde ve Türk siyasi hayatı için bir değer olan Sayın Bülent Arınç'tan beklentiler;

Siyasi hayatınız boyunca savunduğunuz fikirlerinize, inançlarınıza ve düşüncelerinize reddiyeler yapanların mekanlarında, konuşmalar yapmanızdan Ak Parti'ye gönül veren, destek ve oy veren çok büyük bir kitle üzüntü duymaktadır.

Siz, Ak Parti dahil siyaset yaptığınız tüm partilerin asli unsuru oldunuz. TBMM Başkanı olarak dünyanın çeşitli ülkelerine ziyaretler yaptınız, dostluklar kurdunuz. Ülke içinde ve dışında oluşturmuş olduğunuz bu güzel ilişkiler bugün yeni meyveler vermelidir.

Yukarıda ülkemizin, islam aleminin ve mazlum milletlerin problemlerine çare olacak çalışmalara günümüzde her zamankinden daha çok ihtiyaç vardır.

Bu konularda toplumların bilinçlenmesine, düyamızda yaşayan, islam dinine mensubiyeti bulunmayan ama insanlığın meselelerine ilgi duyan, yer yüzünde adaletin hükümferman olmasını arzu eden, özgün fikirlere açık ve aç olan yüz milyonlarca insan yaşamaktadır. Önemli ve öncelik olarak bu insanlara ulaştırılacak akademik seviyesi yüksek fikirlere ve bunlardan neşet edecek uygulamalara ihtiyacın var olduğunu düşünüyorum.

Bugünkü dünyamızın egemen güçleri olan devletler ve o devletleri gizli yöneten ailelerin, sömürülerine ve hakimiyetlerine sadece 'İslam' tarafından son verileceğini çok iyi bildiklerinden var güçleri ile bunu geciktirmek ve böyle bir oluşumu engellemek için sistemli çalışmalar yaptıklarına inanmaktayım..

Bilhassa 1950'den günümüze egemenliklerini sürdürmek, servetlerine servet katmak için, savunma sanayilerini geliştirmek, kalkınma hızlarını artırmak, devletleri ve milletleri emirleri altına almak için Kore savaşından Ukrayna savaşına kadar yirmiye yakın savaşlar çıkardılar ve terör örgütleri ile insanlığı karşı karşıya getirdiler.

Sayın Arınç, öncelikle milletimizin sizden beklentisinin, bireysel ve ekipler oluşturarak bu konular üzerinde çalışmalar yapılmasını sağlamak, sivil toplum örgütlerini, hükümetleri yönlendirmek ve toplumumuzu da bilgilendirmek olduğunu düşünüyorum.

Bu çalışmaları yapmaya, yapılmasını sağlamaya, araştırma ve geliştirme kuruluşu oluşturmaya titriniz, bilginiz, çevreniz, mevcut konumunuz ve devletimizin size tanıdığı imkanlarınızın yeterli olduğunu, olacağını düşünüyorum.

Bunları niçin yazmayı düşündüğümü yukarıda izah etmeye çalıştım. Özgürlükçü bir insan olarak ifade etmeya çalıştığım bu düşüncelerimi nezaketle karşılayacağınız.ümit ediyorum..

Saygılarımla.

Ahmet Rıza ACAR
Ak Parti Kurucu İl Bşk.
22. Dönem Aydın M.Vekili