İslam öncesi Arabistan nasıldı diye sorulan bir soruya ,çok değişik cevaplar alınmaktadır...Bu cevaplardan birisini de ben anlatsam bir başka cevap olacaktır sanırım...Şöyle ki bu bölgede yaşayan insanlar iki ayrı sosyal guruba mensup ,kırsalda yaşayanlarına bedevi ,şehirlerinde yaşayanlarına medeni diye adlandırılmaları, medeniyetin doruklarında yaşamalarından kaynaklanmıyordu ,daha çok kaba saba işlerle uğraşmamalarından kaynaklandığı aşikardır ...Genellikle tarım ,ticaret meşguliyetlerini oluşturduğundan dolayı kapital ile alakaları sermayenin tekelleşmesini de yanında getirmişti. Mekke toplumunda dokuzlu çete diye anılan liderim si kabiliyette ,sözü geçen bu dokuz kişinin karar alması ile yönetilen insanların dini put perestlikti sözü doğru olmakla birlikte bir konuyu es geçerek adeta üzerini örtercesine saptırmaktadır.. Peki nedir bu insanların üstünü farkında olmadan örttüğü konu ...

Putperestlikler inin mahiyeti bizim anladığımız ölçüde değildi. Biz bu cahil toplumun tahtadan, taştan ,helvadan yapılan tanrılarını gerçekten ilah zannettiklerini düşünmemizdendir. Halbuki onlara sorulduğunda sizi yaratan kim ,size nebatatı veren, yağmuru indiren kim diye sorulduğunda hepsi de adeta koro şeklinde ALLAH diye cevap veriyorlardı ...Peki nedir sorun olan, Allah'ı biliyorlarsa neden putları var onlar ne işe yarıyor ihtiyaç niye diye sorulanların cevabı bize aydınlanma sağlayacaktır ...

Putlar Allah'ın kızlarıydı ,ALLAH çok yüce ve göklerdeydi çok uzakta olan ilahlarına ulaşmaları neredeyse imkansız gibiydi , kendileri de Allah'ın huzuruna çıkacak kadar iyi insanlar değillerdi ,o zaman yapılması gereken kızlarına rüşvet mahiyetindeki ibadetlerini, kurbanlarını, haclarını kabul ettirerek yüce Allah'a ulaşmak için ast Allah'tan yardım almak şefaat sağlamak...

Yani şirk ,şerik koşmak ortağı olduğunu deklare etmek, Allah'ın kızları onun işlerinde kendisine yardımcısıydılar. Bir kere bakış açısı bozulmasın ,doksan derece dik olan direği eğik veya yatık görür o gözler...

Dokuzlu çetenin elebaşı konumundaki Ebu cehil ismiyle maruf Ömer bin Hişam'ı tanımak oldukça önemlidir...

Şahıs konjonktür gereği sırtında cübbe, kafasında sarık, gülyağı kokularıyla gezen, dindar, hacı abi kılıklı, bir ay ramazan orucu tutan ,hac yaparken lebbeyk diye bağıran gusül abdesti alarak namaz kılan kırkta bir zekat vergisi veren bunun haricinde fakir gördüğünde acıma hissi oluşmamış yardım isteyince Allah versin diyerek zırnık koklatmayan ,güçsüz bir kimsenin elinde ederi olan mal gördüğünde gücünü kullanarak buna el koyan, fakirlerle ve kadınlarla aynı sofraya oturmayı kendine zûl sayıp yasaklayan bir herif..

Öte yanda on bin kişilik şehirde okur yazar sayısı sadece ve sadece on yedi kişi ,yapmış oldukları ticari sevkiyatlarda hiç alışverişi yapılmayan malzemeler divit hokka mürekkep rıp kağıt varak papirüs olması bilgiye verilen önemi ortaya koymaktadır .Halbuki dünyanın başka şehirlerinde bin yıl öncesinde dahi onlarca kütüphane var ..

Toplum tamamı ile menfaat toplumu ,sadece mideyi ve sindirim sistemini önceleyen ,hayvani dürtüler olan çiftleşme ve öfkenin getirdiği öldürme güdüsü..

Gücü kutsayan sermaye güçtür güçlü olan haklıdır mentalitesi bedeviler de dahi aynı gelişimi göstermiştir orada mal ve mülk kabilenindir kabilenin mülkü şeyhindir, günümüzde kimin malı çoksa o güçlüdür her türlü hak güçlü olanındır ..

Yani değişen pek bir şey yok kuzey yakasında ...

Tam da bu sapkınlığın içerisine ilahi emirlerle girerek ey kavmim sizin yaşantınız yaradılış gayesinin dışındadır ,siz zamana ,kendinize ,aile efradınıza ,tüm şehrinizdekilere ,hatta bütün insanlığa zulmediyorsunuz. Allaha yalan isnad ediyorsunuz ,vazgeçin seslenmesinin başlangıcıdır

RİSALET ...

Özetle söylemek gerekirse günümüz yaşantısı cahiliye yaşantısının teknolojik versiyonu ,bize risaletin ne yapacağını ileride göreceğiz bizim putumuz at ,yat kat milletvekilliği bakanlık bazısında para bazısında meslek bazısında evlat ...

Mistisizm günümüzde ve cahiliyede sanki ortak özelliğimiz.