Saygı değer okuyucularım;
Modernlik: Kısaca eskiyi atıp, yeniyi ve yenilikleri isteme olarak ifade edilmektedir. Yeni ve yenilik, yaşama biçimini, İnsanların giyim ve kuşamlarını kapsamaktadır.
17. Yüzyılda, öncelikli olarak Fransa'da ortaya çıkan bu kavrama dayalı hareket, insanların duygularını önüne katarak, dini, örf ve adetleri neredeyse ortadan kaldırmıştır. Öyle ki; dini, örf ve adetleri tartışma boyutundan da çıkararak, gereksizliği fikrini bile yayar hale getirmiştir.
Kilisenin baskı ve hurafelerinden bunalan Fransa ve batı ülkeleri açısından bu doğru olabilir, ama İslam alemi ve Müslümanlık açısından öyle değildir. Akla ve iz' ana hitap eden İslamiyet; insanların hele hele mensuplarının oradan oraya savrulmalarını istemez. Böyle olmasına rağmen, Müslümanlar içinde İslamiyet'in yaşama biçimine sınır getirdiği, hürriyetleri kısıtladığı fikrini kabul edenlerin sözlü yada yaşama biçimi olarak artması gelecek açısından endişe vericidir.
Uzak veya yakın çevreye bu ne hal denildiğinde? Modern zamanda yaşanıldığı, modern olunduğundan v.s. bahsediliyor. Örtülü olmaktan, ahlaktan bahsetmek, içki ve kumar gibi haram konulardan söz etmenin, çağ dışı olarak benimsendiği duruma gelindiği görülüyor.
Düşünmeme ve günaha meyletme özelliği olan insan, gerçek ve hak dinin kuralları ve buna dayalı adetlerle eğitilmez ise, bunları duymak ve görmek kaçınılmaz olur. Yalnız; Modernitenin kuklaları tarafından 'Dini eğitimi de insan haklarına aykırı'! Bulunduğundan, ailelerde bu açığı kapatamadı.
Bu anlaşılamadı. İstek ve arzular hep önde tutulunca, dini ve milli değerler unutuldu. Bunlardan bahsetme modernliğe ve çağdaşlığa aykırı yaftalamaları ile dışlandı. Çiğnenen haklara, bastırılan duygulara, hafife alınan onur ve şereflere rağmen, eski diye nice güzellikler ve değerler maalesef ayaklar altına alındı. Koskoca İslam medeniyeti ve Türk kültürü; Müslüman-Türkün görenleri hayran bırakan edep ve haya ya dayalı yaşama biçiminin kurban edilmekte olduğunu acı ile görmekteyiz.
Adet diye yapılan işler, giyim-kuşamlar, kimin ve kime göre olduğu düşünülmüyor artık. Günah ve haram ölçüsü, aile mahremiyeti, iffet ve ahlaki değerler yabancılaştı.
Neyin uğruna?
Modernlik ve özenti uğruna.
Fransa'da çıkan bu fırtına, menşei ve kimliğine bakılmaksızın, Ülkemizi istila etmiş durumdadır. İşte yılbaşı geldi geliyor. Bu uğurda nelerin yapıldığı, daha nelerin yapılacağı bilinen acı gerçeklerden. Bu uygun mu değimli diye düşünenler, eğlence düşmanı olarak itham ediliyor.
Bizim başkalarına benzemeye dayalı böyle bir eğlence anlayışı yoktu.
Sevgili Peygamberimiz diyor ki: ' Kim bir kavme benzerse, o, o kavimdendir'.
Artık çocuklarımızı ve geleceklerini kurban etmeyelim. El gibi değil kendimiz olalım.
Sağlıcakla kalın