Saygı değer okuyucularım.

Allah'ın varlığı ilk insanla birlikte kabul görmüştür. O'na saygısızlık yaptığını anlayan İnsan (Âdem ve Havva), Yaratana yaklaşmak için, sahip olduklarıyla özel bazı davranışlarda bulunmuşlar. Daha sonra, insanın ilgi ve düşünce alanı değişmiş. Bu değişiklik, onun daha da işin içinden çıkılamaz hale girmesine sebep olmuştur. Bunun en belirgin örneği Habil ve Kabil 'in hayatıdır.

Habil ve Kamil'in hayatından örnek almayan insan, öyle durumlara düşmüş ki, Allah'ı memnun etmek için kendi cinsini bile, kurban diye, kesebilmiştir. Tarihe bakıldığında, Menderes nehrine bile nicelerinin atıldığı görülecektir.

İnsanı bu zulümden kurtarmak için, onu yaratan Allah, ona bir kere daha yol göstermiştir.

Bu yol gösterme kısaca; Allah insan, insan insan, insan canlı varlıklar, insan cansız varlıklar ve evren başlıklarında toplanabilir. Bütün bu kategorilerin ana ekseni, Allah'ı gücendirecek bir davranış içerisine girilmemesi gerektiği gibi, diğer kategorilerde de akıl ve insaf çizgisini geçmemektir. Nankör ve bencil olmamaktır. Kendisine verilen akıl ve sayısız imkanları görmezlikten gelmemektir.

Kurbanla ilgili Peygamberimiz Hz. Muhammet (s.a.v.)e gelen Kevser suresindeki emirde olduğu gibi;

' ( Ya Muhammet) biz sana Kevser'i verdik. O halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.'

Bu emirde iki husus dikkatinizi çekmiştir. Namaz kılmak ve kurban kesmek. Ne namazsız kurban, ne de kurbansız namaz Allah'ı gücendirir. Asıldan uzaklaşmaktır. Kabil kıssası unutulmamalıdır.

Bu sene de, Allah'ı memnun etmek için kurban emrinin yerine getirilmesinin bayramını yaşayacağız.

Sağlıcakla kalın.