Kendi tekamülünden ve şifasından uzak düşenlerin, varmak istedikleri cenneti önce kendi iç dünyalarında kuramayanların ortak yönü aslında çözüm bulmak, anlamak ve anlaşılmak istemiyorlardır, öyle olduğuna yemin edebilirler, yine de tek istedikleri haklı olmak ve o savaşı artık kazanmış olmaktır.


Üstelik haklı çıkmaya kazanmaya çalıştıkça kaybederler, kaybettikçe daha da çok kazanmak için hırslanırlar. İşlerini kaybederler, sağlıklarını kaybederler, sevdiklerini kaybederler. Kafalarının içi kazanma ve evet sen haklısın dedirtecek senaryolarla doludur. Yenene kadar o tatmin duygusu gelmeyecektir. Üstelik zaman değişmiş, yaşananlar bitmiş ve hatta artık ortada bir savaş kalmamış olsa bile.


Elleriyle gözlerini ve kalplerini bağlarlar.


Kazanma ve haklı çıkma yolculuğundaki acılarına bağımlıdırlar. Çay içerken ve sigara yakarken acıları vardır. Arkadaşı ile konuşurken de. Çalışırken yada yemek yaparken ve kendiyle asla baş başa kalamazken de.


Oysa Stefano D'Anna'nın Tanrılar Okulu kitabında yazdığı gibi;


'' Yaşam bağımlılık içinde harcanmayacak kadar değerli ve bir kaybeden olmayacak kadar bolluk ve bereket içindedir.''


Tüm acıya bağımlılık ve haklı çıkmak için yaşamak hallerini nereden mi biliyorum?


Kendimden.


Eğer o bana hak versin ve sesimi duysun kuyusundan çıkmasaydım, bugün muhtemelen atipik otizm teşhisi konmuş ne oğlum iyileşebilirdi ne de ben. Ne de cebimde 5 kuruş para yokken kimseyi tanımadığım bir şehirde oğluyla baş başa kalmış bir anne ve kadın olarak kendi işimi kurabilirdim.


Çünkü yaşadığım her şey bana aynaydı. Beni bana getirmek içindi. Oğlum bana sen kendi içinde haklılığını bulmadığında, kendinle barış haline geçmediğinde önce annecim sen ve sana en karmik bağlarla bağlanan ben iyileşemeyeceğim dedi.


Bunu Seninle Başlamadı kitabında Mark Wolynn şöyle anlatıyor;


Stanford Üniversitesi'nde uzun yıllar bilim adamı olarak araştırmalar yapmış Bruce Lipton göre; ''Bir annenin korku, öfke, sevgi, umut gibi duyguları çocuklarının genetik ifadesini biyolojik olarak değiştirebilir.''


Oğlumun bu söylediğini duymayı çok istedim. Bana anlattığı hikayeyi duymaya tüm kalbimle niyet ettim. Artık kazanan olmak istemiyordum, anlamak ve anlaşılmak istiyordum ve buna başlamam gereken en önemli yer kendi evimin içi hayatı bana bağlı oğlumdu. Görebilirsek çocuklarımız kutup yıldızlarımızdı.


Bu dünyada patronumuz, eşimiz, dostumuzdan önce haklısını duymak istediğimiz hep bir kişi vardır. Ve diğer tüm yaşadığımız olaylar ve savaşlarımız oradan doğar. Ona gitmeye çalışırken yada ondan kaçmaya çalışırken yaşarız tüm uç noktalarımızı. Görünenin ötesinde kime karşı haklı çıkmaya çalıştığını bul güzel insan. Belki artık hayatta bile değil. Fark et!


Haklı olmak uğruna kazanmak uğruna kendi acılarına bağımlı olanları görürseniz yapabileceğiniz hiç bir şey yoktur.


Kendi cehennemimize aşık olduğumuzda bizim için yapılacak bir şey kalmamıştır. Kendi cehenneminden vazgeçmek kolay mı? Yıllarca emek emek örüyoruz orayı. Dünya güzel bir yer değil ve insanlar kötüyse burada bir yerde cehennem olmalı!


Kazanmak cehenneminden çıkmak istiyor musun güzel insan?


O zaman söyle hadi haklı olmaktan, kazanmaktan vazgeçebilecek misin?


İşte şifa ve tekamül burada başlayacak.


Burada çözümler gelecek. Burada içine dönebilecek ve kendini bağışlayabileceksin.


Mark Wolynn Seninle Başlamadı adlı kitabında kendi şifasına giden yol için şöyle diyor;


''Zihnimin devamlı olarak en kötü senaryoyu düşünerek ve eğer yeterince endişelenirsem en çok korktuğum şeyden kendimi koruyabileceğim yalanı ile benimle nasıl alay ettiğini öğrendim.


Mark Wolyn kendi cehenneminde o kadar uzun kalıyor ki sonunda kör oluyor. Sonra kazanmayı ve haklı olmayı bıraktığında gözü tamamen iyileşiyor.


Her şey mümkün güzel insan, yine de hiç bir şey garanti değil.


Yenmek sevdası ile ilgili Nazım Hikmet'in şahane şiirini bırakıyorum avuçlarına.


''Annelerin ninnilerinden, spikerin okuduğu habere kadar,
Yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,
Anlamak sevgilim, o ne müthiş bir bahtiyarlık,
Anlamak gideni ve gelmekte olanı. ''


Sevgilerimle,
Profesyonel Koç/ICF
Adler & Erickson & POY