Bilindiği üzere işitmek ve anlamak insani bir donanımdır. Özellikle anlama, kabiliyeti ölçüsünde insanı diğer varlıklılardan ayrılır. Onu seçilmiş yapan, görev ve sorumluluk sahibi kılan bu özelliğidir.

İşitme ve anlama melekelerinden dolayı, kendisini Müslüman olarak ifade eden kişinin, öncelikli olarak Allah ve Resulünün söylediklerini dikkate alması beklenir. Sebebi ise. O kişi, hiçbir zorlama olmaksızın, dinli olmayı arzu etmiş. Akabinde de, onlarca dinin içerisinde, İslam'ı tercih etmiştir. Bu dinin koyucusu ile arlarında, O'nu işitip anlayacağına, sonrada itaat edeceğine dair bir sözleşme yapmıştır. Bu sözleşmeye bağlı kalmak gerekir. Dünya şartları ne olursa olsun; Darlıkta da bollukta da, hastalıkta ve sağlıkta, mutlu mutsuz zamanlarda,, iyi günde kötü günde, savaş olsun barış olsun. Her halükarda bu anlaşmaya bağlı kalmanın ödülü, insanın sık sık dile getirdiği, dünya ve ahirette mutlu olmaktır.

İşte bu iki kelime için, insan ömrünce mücadele eder. Dinli olsa da olmasa da. Eee, o zaman dinli olmaya, sözleşmeye bağlı kalacağım diye onca emeğe ne gerek var? Doğru diyenler, yanıldıklarını kendileri ve diğer insanlar şahit olmuşlar ve olunmaktadırlar. Allah ve peygambere bağlılıkla ilişkisi olmayanların, bağımsız ve bağlantısız olanların, boşluğa düştükleri ve o girdaptan çıkmak için çırpınışları ibretle görülürken, görenlerin içi burkulmaktadır. Şunu demeden de geçilmiyor. Değeriydi? İşitip, anlayıversen ne güzel olacaktı. Kendini yazık ettin. vs.

Allah ve Resulünün dışında tadılan mutluluk insanı bir anlık huzurlu kılan mutluluktur. Sürekliliğinin olmayacağı ifade edilmektedir. Hatırada kalan bu mutluluk, kaybedildiği veya tekrar yaşanmadığı takdirde mutsuzluğa dönüşür.

Bunun için, işitip anladıktan sonra, güvenip dayanılacak olanı iyi seçmek gerekir. Akıllı bir varlık olarak insan, bunu yapabilecek iken, yapamadığı da görülmektedir.

Atalarımız bunun için şöyle demişler. Ne güzel demişler:

' Malına güvenme seni yalnız kor.

İnsana güvenme seni yolda kor.

Güzelliğine güvenme seni ateşte kor.

Allah'a güven ki muradına eresin.'

Gelin Allah'ı ve işittiğimiz üzerinde düşünelim.

' Dünya hayatının hali, ancak gökten indirdiğimiz yağmurun hali gibidir ki, insanların ve hayvanların yedikleri yeryüzü bitkileri onunla yetişip birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü (o bitkilerle) bütün ziynet ve güzelliklerini alıp süslediği ve sahipleri de onun üzerine ( her türlü tasarrufa) kadir olduklarını sandıkları bir sırada, geceleyin veya güpegündüz ansızın ona emrimiz (afetimiz) geliverir de bunları, sanki dün yerinde hiç yokmuş gibi, kökünden yolunmuş bir hale getiririz. İşte düşünen bir tolum için, ayetleri böyle ayrı ayrı açıklarız.' (Yunus/24)

'Onlardan sana kulak verenler de vardır. Fakat sağırlara, hele akılları da ermiyorsa, sen mi işittireceksin? ' ( Yunus/42)

Sağlıcakla kalın.