Saygı değer okuyucularım.

Hudut; insan, millet ve devlet için önemlidir. Zira hudut, aidiyeti gösterir. Şahsiyet kazandırır. Orası özel alandır. Varılabilecek en son sınırdır. Bu sayede karışma ve karışıklığın önüne geçilir.

İnsanın, hususiyetle Müslümanın, hududu koruması asli vazifelerindendir.

Bu ölçü ve özellikleri koyan Allah Teala'dır.

Bunlar, her şeyi bir ölçü ve mizana göre yaratan Allah Teala'nın hudutlarından bir kısmıdır. Daha başka koyduğu hudutlar vardır. Kategori olarak bunlar; İman esasları, ibadet esasları, amali konular ve ahlaki esaslar olarak sınıflanır.

İnsanlar dünyada barış ve huzur içinde yaşayacaklar ise bu esasları, Allah'ın hududunu korumaları gerekmektedir. Ahirette de, ebedi olan dünya ötesi hayatta da rahat edecekse, yine Allah'ın hudutlarını koruma mecburiyeti vardır.

Bu insan, hele hele Müslümansa işin şekli daha başka bir hal alır. Çünkü insan, bunları bilip koruyacağına dair Allah'a söz vermiştir. Öylece Müslüman olmuştur. Müslüman olduğu için, o andan itibaren, Müslüman kaldığı sürece özelliklidir ve ayrıcalık kazanmıştır. Artık o, bu andan itibaren bu özellik ve ayrıcalıklığını unutmayarak hareket ve davranış içinde olmayı seçmelidir. Zira Allah'a karşı, Müslümanlara karşı ve bittabi insanlara karşı yalancı duruma düşer. Bilindiği gibi bu utanç verici ve yüz kızartıcı bir durumdur.

Bu dünyevi durumun yanında, işin birde ahiret yönü var. Bilindiği gibi yani hesap... Yani sorgudan geçme. Bundan sonrası sonsuz hayat... Şu dünya hayatı malum olduğu üzere çok kısa; Çocukluk hadi gençliği de katalım, yaşanılırsa ihtiyarlığın düşkünlük yıllarını ve uykuda geçen zaman çıkarılırsa geriye ne kaldı? Bu varsayım değil. Ciddi düşünce ve muhasebenin sonucudur. Vehim hiç değil. Kurtuluşu olmayan acı gerçektir bu.

Öyle ise; sahip olunan akıl, kuvvet ve şehvet melekelerini hudutları çiğnemeden yaşamalı. Ben dünyaya şuna- buna geldim diyerek Allah'ın insan için koyduğu hudutları çiğnememeli.

Hudutlar çiğnendiğinde, gariplerin, ailelerin, mazlumların, toplumun feryadını içimiz burkularak sık sık görüyor ve yaşıyoruz.

Unutmayalım ki, harakiri yapma veya bindiğimiz dalı kesme gibi bir tercih hakkımız yok. Aksini iddia edenler sonunu düşünmeyenlerdir.

Rahim ve Rahman olan Allah Teala buyuruyor ki:

'…Bunlar Allah'ın koyduğu hudutlardır. Sakın bunları aşmayın. Allah'ın koyduğu hudutları kim aşarsa onlar zalimlerin ta kendileridir.' ( Bakara/229)

' Bunlar, tövbe edenler, ibadet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu hududu hakkıyla koruyanlardır. Müminlere müjdele.' ( Tövbe/112)

Sağlıcakla kalın.