Kainatın bir parçasıysak eğer, güneşi her gün içimizde doğurmamiz gerekebilir
Sonra batışını kabul etmemiz,
Sonra tekrar doğacaği ana kadar güvenmemiz
Çokça doğaya bakma şansımız oldu bu zamanlar, kimimiz camdan kimimiz balkondan, doğa bize birseyler anlatıyor, duyuyor muyuz?
Duymadığımız zamanlar hiç kusmuyor ve anlatmaya devam ediyor mesela.
Mesela hiç bir çiçek diğerinden güzel olmak için açmıyor, açıveriyor öylece.
Ya diğerleri açmazsa demiyor, ya tekrar soğuk gelirse demiyor, ya koparılırsam demiyor, belki şundan demiyor, onun sadece açmaya gücü yetiyor, ve geri kalana etki edemedigi için odağını sadece açmaya veriyor.
Çünkü bazen aclçamiyor, bazen don vuruyor bazen kopariliyor, bunu çok iyi biliyor. Bir şeyi daha çok iyi biliyor, güneş her gün doğuyorsa onunda yeniden açma zamanı yine gelecek, onu biliyor.
Belki bugün yeniden doğma zamanıdır. En kotu anına bile en cesurca soruyu sorma zamanıdır.


Bu bana ne öğretiyor?
Yarın buna iyi ki demek için en kotu animi alıp nasıl bir hazineye donusturebilirim?
Bunun gerçekten yapabileceğime inanıyor muyum?
İnancımin önünde ki engeller neler?
Bugüne kadar neleri dönüştürdüğünü farkında miyim?
Yine yapabilirsin güzel insan,
Belki hiç kimse sormadı sana, hiç kimse anlamadı seni, hiç kimselere anlatamadin, belki de tüm olanlarda tamamen masumsun, bununla birlikte bunu bir hazineye dönüştürmek tamamen senin sorumluluğun

Çocuk Anlar mı?

Çocuk anlar mı diyor konuştuğum çoğu anneler.
Evet anlar diyorum. Hiç kelime çıkaramadığı için emin değil kahraman kadın.
Anladığımız şeyler için kelimeler. Anlıyoruz rahme düştüğümuz andan itibaren. Yani anlam büyük kelimelerden. Anladığımızın zaten çok azı kelimeler, yoksa müzik neden var ki, yada resim.
Hatta hepsi olduğunda bile anlatamıyoruz bazen.
Mesela iki Portekizliyi konuşurken görsek bize çok anlamsız gelir ağızlarından çıkan sesler. Aynı şekilde iki Türk içinde gecerli, karşıdan bakan bilmiyorsa dili.


Gerçekten kelimelerle mi konuşuyoruz yada sadece beden dilimizle mi, yada mimikler mi?

Hayatımız anladığımızı anlamakla ve anlatabilmekle geçiyor.

Çocuklar anlar, kelimelerin ötesini anlar, en çok duygunu anlar, senin sevinçlerini ve korkularını anlar.

Oyüzden altının değişmiş olması, temiz ve karnının tok olması yetmez bebeğine, görmek istemediğin hatta anlayamadığın duygularını anlar, sen duygularını kesfettikçe ve güzele dönüştürdükçe rahatlar ve sakinler bebegin.

Bu yüzden sen onu anla güzel anne, sadece kelimeler yabanci ona, hatta bakmiyor belki sana, sen orda hiç yokmussun gibi duruyor da olabilir ama her defasında anlıyor, anladığının bir kismini anlatabilmek için kelimeleri de öğrenecek.

Aşkla, şükürle Hilal