İnsanın dünyaya niçin gönderildiği, onu nasıl kullanacağı ve orada nasıl davranacağı bildirilmiş. Bu yükümlülüklerden kurtarılmıştır. Bu sayede kör ebe oynama durumunda kalmamıştır.

Gel gör ki, durum hiçte böyle gitmemiş.

Aradan asırlar geçtiği halde, görülen o ki, müspet bir ilerleme yok.

O insan denilen varlık, kendini yaratan Allah'ın yol göstericiliğini, peygamberlerin yaşayış biçimlerini, din adına kamu görevi yapan din görevlilerinin sözlerini, ilim ve bilim adamlarının tespitlerini, mürebbiye ve eğitimcileri gayretlerini, yaşlı ve tecrübelilerin nasihatlarını atıp, aklına geldiği, canının istediği gibi bir yaşantıyı seçmiş. Varsa da yoksa da zevk ve sefa. Ben ona buna bakmam. Kimse beni yönlendiremez. Ne istersem onu yaparım. vs.

Bizde böle de, başka ülkelerde farklı mı? Hayır. Oralarda da durum aynı.

Yıl 1986 yılının sanırım Şubat ayı idi. Almanya'nın Oberhausen şehir merkezindeki, Diyanet İşleri Türk-İslam Birliğine bağlı Ayasofya camii görevlisiyken, camiye yakın Kilisenin papazı ile zaman zaman görüşürdük. Bu görüşmelerimizden birinde bana; ' Hoca bu insanlık çıldırdı, buna en kısa zamanda bir çare düşünülmelidir…' demişti. Kulağı çınlasın.

O zamandan bu zamana ne değişti? Dorum ortada. İyi de, insan kendi canını sevip korumaz mı? Şu pandami sürecinde bazı insanların tutum ve davranışları acıdan başka bir şey ifade etmiyor. Devletler insan sağlığı için olanca tedbir ve önlem alıyor. Bazı insanlar ise, bu tedbir ve önlemleri bozmanın azami gayreti içinde. Peki niçin?

Olmaz. Olamaz böyle bir şey. Bilgi ve iletişim çağının insanları böyle basit ve bayağı davranışlarda bulunmamalıydı.

Bakınız, COVİT-19 dışında, daha büyük tehlikeler kapımızdadır. Bu gelen afetler neredeyse COVİT-19 aratacak cinsten. Ne mi?

Bilim adamlarının tespitine göre; insanın keyfiliğinden dolayı, soluduğumuz hava her geçen gün daha da kirleniyor. İnsan atıkları ile sular kirleniyor. Coğrafi nedenlerle kara parçaları yayılıyor. Aynı sebeplerle okyanuslar, dolayısıyla deniz suyunun 2m.kadar yükseleceği bekleniyor. Bu takdirde; Hollanda'nın Amsterdam ile İtalya'nın Venedik şehirleri ve sahil şehirlerinin tamamı denizin dibinde kalacaklar. Amerika'nın New York ve diğer ülkelerin sahillerinde bulunan gökdelenler arası ulaşım deniz araçları ile yapılacak…

Bunlar senaryo değil. Bilim kurgu hiç değil.

Geçen günlerde ve yıllarda meydana gelen tusunami ve hortum facialarında insanların tavırlarını unutmak mümkün mü? Bu ajitasyon veya empati olarak değerlendirilmesin. Şu hatırdan çıkarılmamalıdır. İnsan aciz ve zavallıdır. Bu şuurla hareket edip, zevk ve sefada kaybolma yerine, akıl ve izana göre davranmak insandan beklenen davranıştır.

Bu beklenti, başta Yüce Yaratıcı olmak üzere, akıl ve insaf sahibi diğer insanların arzusudur.

Bakınız Allah Teala nasıl buyuruyor;

'Eğer Allah insanlara, onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onları ecellerine hükmolunurdu. İşte biz, bize kavuşmayı ummayanları, kendi azgınlıkları içinde bocalar halde bırakırız.'

'İnsana bir sıkıntı dokundu mu, gerek yan üstü yatarken, gerek otururken, gerekse ayakta iken (her halinde bu sıkıntıdan kurtulmak için) bize dua eder. Aka biz onun bu sıkıntısını ondan kaldırdık mı, sanki kendisine dokunan bir sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi geçer gider. İşte o haddi aşanlara, yapmakta oldukları şeyler, böylece süslenmiş (hoş gösterilmiş)tir.' (Yunus/11,12)

Sağlıcakla kalın.