'Hikmetli söz, müminin yitik malıdır, onu nerede bulursa alır.'

(Tirmizi, İlim 19; İbn Mace, Zühd 17)

Hararetle Politika

Günümüz Türkiye'sinde kuşlar bile politize olmuş durumda. Penguen, Ebabil, Pelikan deyince belki aklınıza siyaset gelmeyecek ama Penguen Belgeseli, Ebabil Harekatı, Pelikan Çetesi deyince birçoğumuzun aklına siyaset geliyor. Yoksa siyaset kavramının daha amorf hali olarak kullanılan politika mı demeliyim?

Seçim dönemlerinde, sandığa giden seçmen sayısının demokratik canlılık olarak değerlendirildiğini televizyonlarda görürüz. Aslında iyi işleyen demokrasilerde, refah toplumlarında siyasete ve seçimlere ilginin düşük olduğu görülür. Bir halkın huzur katsayısıyla siyasete olan ilgisi arasında ters orantı var. Refah toplumlarında siyasete, seçimlere, siyasi mitinglere ilgi düşerken varlık-yokluk mücadelesi veren toplumlarda durum tam tersidir. Ankara'nın Önder mahallesinde Suriyelilerin oturduğu bir kahvehaneye gidin, sabahtan akşama kadar Trump, Rusya, İran vb. konuların konuşulduğunu göreceksiniz.

Bugün Türkiye fazlasıyla politize olmuş durumda. Toplumsal kutupların içerisinde kendimizi ister galip ister mağlup ister müreffeh ister muhtaç hissedelim bu haddinden fazla kutuplaşmışlığı göz ardı etmemeliyiz. Şimdi tüm bunlardan uzaklaşarak farklı bir diyara yolculuğa çıkalım.

Mutlu Yaşam Üzerine

Seneca, De Vita Beata (Mutlu Yaşam Üzerine) adlı eserini kardeşi Lucius Iunius Gallio'ya hitaben yazmıştı. Eser çoğunluğun yaşam üzerindeki yanlış kanaatlerini eleştiren bir şekilde yazılmıştır. Seneca, Roma dönemi Stoacılığının etkisindedir ve mutlu bir yaşam için hazzın değil erdemin peşinden koşulmasını nasihat eder. Haz ile erdemin bir bütün olarak hedeflenmesinin ise mümkün olmadığını savunur.

Seneca'nın savunduğu diğer bir görüşü de talihin getirdiği lütuflara kayıtsız kalmaktır. Özgürlüğe kaçmak der buna. Zira mutlu yaşam ancak özgür, dik, korkusuz ve sağlam bir zihinle olacaktır. Haz peşindeki zihnin köleleşeceğini söyler. Uyuşuk karakterleri ve şuursuzlukları hayvanların ve cansız nesnelerin seviyesine inmek olarak görür. Zira haz; bayağı, zayıf ve güdük bir şeydir. Erdem ise krallara layık yüce, soylu ve yenilmez, tükenmez bir şey. Hazzın veya herhangi bir şeyin sahip olabildiği kimse bilge değildir Seneca'ya göre. Midesine çalışan kimse kendisine hazlar satın alamaz, kendisini hazlara satar, der.

'Erdemi tapınaklarda, forumda, mecliste, surların önünde dururken, toz içinde ve boyalı elleri kabuk bağlamış halde bulacaksın, hazzı ise hamamların, termallerin, devlet görevlisinden çekinilen yerlerin çevresinde saklanırken ve karanlık bir yer ararken, şarap ve buharla ıslanmış bir ceset gibi sararmış, boyanmış ve makyaj yapılmış bulacaksın.'

Kendisinin erdemi koyduğu yere hazzı koyan Epicurus'a miskinliği, oburluğu ve şehveti bahtiyarlık olarak addeden kimse kendi kötülüğüne destekçi arıyordur diye seslenir.

Ona göre hazzın fazlası korkunçtur, erdemin ise aşırısı yoktur; zira onda bir ölçü vardır. Evrenin yapısından dolayı katlanılması gerekenleri yüce bir ruhla karşılamalı, biz bir krallıkta doğduk, Tanrı'ya itaat etmek bizim için özgürlüktür derken Seneca adeta bizden bir kavram olan tevekkülü hatırlatır.

Seneca zenginliğin yerilecek bir şey olmadığını ancak onun kimseden çalınmamış, uğruna başkasının kanı akıtılmamış, kimseye zarar verilmemiş, utanç verici arayışlarla elde edilmemiş bir zenginlik olduğunu söyler.

'Bilge dürüstçe girmeyen bir dinarı bile eşiğinden geçirmeyecek, talihin armağanı ve erdemin meyvesi olan büyük bir zenginliği kötülemeyecek ve dışlamayacaktır. İnsan ne onunla gösteriş yapacak ne de onu saklayacak…'

'Yaptığın iyilikten, ihtiyaç duymadıkça kazıp çıkarmayacağın, derine gömdüğün hazine gibi bahsedeceksin. Zengin bir adamın evi iyilik yapmak için ne büyük bir fırsata sahiptir!'*

Seneca'ya göre zenginlik sahip olunduğunda başa çıkılması gereken bir şeydir. Zenginlik bilgeye göre köle, budalaya göre efendidir der. Bilgelik tefekkürdür. Seneca'nın dediği gibi bilge, fakirliği en çok zenginliğin ortasındayken düşünür.

Seneca ve Penguen?

Niye aniden Seneca'yı anlatmaya başladığımı düşünüyor olabilirsiniz. İki konuyu birbirine bağlama ilhamı Seneca'dan ve toplumsal ruh durumumuzdan geldi. Seneca ruh durumu bozuk olan İmparator Nero'nun yanındaki görevlerinden ayrılmakta oldukça zorlandı. İmparator onun görevlerini bırakmasını istemiyordu. Seneca sonunda mallarının bir kısmını İmparator'a bırakarak devlet işlerinden tümüyle kurtuldu ve kendini tefekküre adadı. Ne var ki yaşamındaki bu huzurlu kesit Nero'ya yapılmaya çalışılan bir suikaste adının karışması ile sonlandı. İmparator Seneca'ya ölüm cezası verdi. Bu kaçış yazısı bu sebeple Seneca'yla ilgili.

Penguen belgeseli ile Seneca'yı bir arada zikretmemin sebebi dışarıda olan bitene kayıtsız kalmanın günümüz Türkiye'sindeki sembollerinden birinin penguen belgeseli olması olsa da aslında tavrım apolitik değil. Seneca'nın tavrı içinde olan biteni beğenmemek var, çünkü erdemli olmayı gaye edinmek onu zorlar. Erdemli insan kayıtsız kalamayacaktır.

Not: Önümüzdeki süreçte akademik çalışmalar nedeniyle ancak ayda bir, daha çok gündem dışı konularla bu köşede olacağım. Selam ile…

*Bu yazıda yapılan alıntılar İş Bankası Kültür Yayınları/C. Cengiz Çevik çevirisinden.