Bu haftaki yazıma ünlü düşünür Joseph Joubert 'in bir sözüyle başladım.

İçinde bulunduğumuz toplumun bireyleri olarak konuşmaya ve iletişim kurmaya her zaman ihtiyacımız vardır.

Anlaşmazlıklar, uyuşmazlıklar güzel konuşma ve doğru iletişimle; önce dinlemek, sonra anlamak ve doğru yorumla karşımızdakine yanıt vermekle çözülecektir.

Bu anlamda bu haftaki yazım; dostane bir çözüm yöntemi olan ve ülkemizin gündeminde geniş bir şekilde yer alan Arabuluculuk üzerine oldu;

Uyuşmazlıkların eskiye göre daha karmaşık ve uzmanlık isteyen hale gelmesi ve insanların ilişkilerini koruma ve devam ettirme istekleri, yargının değişen ve gelişen teknolojiye uyum sağlayamaması gibi nedenlerle uyuşmazlık tarafları, ihtiyaçları olan çözüme erişebilmek için yargısal süreçler dışında alternatif yöntemler aramışlardır. Bu arayış alternatif çözüm yöntemlerini doğurmuştur.

Bilindiği üzere uyuşmazlık çözüm yolları ikiye ayrılır. Yargılama yapılarak 'devlet yargısı dediğimiz ve bilinen en geleneksel yöntem olan mahkemeler ile diğeri tahkim yargısı ile ve hakemler marifetiyle. Yargılama yapılmayarak uyuşmazlık sağlayan yöntemler ise Arabuluculuk, Uzlaştırmacılık vs.

Ülkemizde ise hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk 07 Haziran 2012 tarih ve 6325 sayılı 'Hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 'ile hukuk sistemimize dahil olmuştur. 2013 yılında yürürlüğe girmiş ve uygulanmaya başlamıştır. 25 Ekim 7036 sayılı İş mahkemeleri kanunu tasarısıyla değişikliğe uğramış ve devam etmektedir.

Bu kapsamda arabuluculuk alternatif çözüm yolları olarak; dünyada çok eski çağlardan beri uygulanıyor aslında. Türkiye'de 94 yılında yasa tasarısı olarak meclise sunulmuş ancak meclisimizde o dönemde görüşülmemiştir. Sonrasında Avrupa Birliği Yargı Reformu süreci içerisinde çalışma planları içine alındığını ve yasa görüşmelerinin sürdüğünü ve yasa görüşmelerinin bu müesseseyi yürütecek uzman meslek grubunun belirlenmesi hususunda yasalaşmasının zaman aldığını görüyoruz.

Hukuk uyuşmazlıklarında alternatif çözüm yolları getirecek olan Arabuluculuk kurumunun hukukçular ve Hukuk Fakültesi mezunları tarafından gerçekleştirilmesi biz hukukçular açısından önemliydi. 2012 yılında yasanın Hukuk Fakültesi mezunlarının arabuluculuk yapması şartıyla yasalaşması mümkün oldu. Böyle olması önemli ve değerliydi. Zira arabuluculuk süreci sonunda arabulucu, bir mahkemenin gerekçeli kararı içeriğini yansıtan ilam niteliğinde bir belge oluşturuyor. Böyle bir belgeyi elbette ki hukuk fakültesi mezunlarının aldıkları hukuk eğitimi ve bilgileri ışığında oluşturmaları gerekmektedir. Aynı zamanda arabuluculuk çözüm sürecinde, tarafların hukuka uygun çözüm seçeneklerinden yararlanabilmesi için hukuk uzmanlığı gerektiren hukukçular tarafından sürecin çözüme ulaştırılması için yasanın hukuk fakültesi mezunları olarak yasalaşması önemliydi. Ancak yasanın 15. Maddesinde arabuluculuk görüşmelerine kimlerin katılabileceği belirlenmiş ve ' tarafların müzakerelere bizzat veya kanuni temsilcileri ile birlikte katılabileceği ' hususuna değinilmek suretiyle müzakerelere, çözüme katkı sunacak 3. Kişilerin de toplantılara bir uzman sıfatıyla katılımı mümkün hale getirilmiştir. Bu kişiler Avukat, psikolojik danışman veya mali müşavir şeklinde örneklendirilebilir.

Peki Arabuluculuk nedir?

Yabancılık unsuru taşıyanlar da dahil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlemlerden doğan özel hukuk uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır.

Arabuluculuk, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve gönüllü olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemini ifade etmektedir.

Yasaya göre Arabulucu; arabuluculuk faaliyetini yürüten ve Bakanlıkça düzenlenen arabulucular siciline kaydedilmiş bulunan gerçek kişiyi ifade etmektedir. Yani arabulucu, Adalet Bakanlığı'nda tutulan bir sicilde kayıtlıdır ve faaliyetlerini Adalet bakanlığı tarafından oluşturulan bir düzen içinde sürdürecektir.

Hangi konularda arabuluculuğa başvurulabilir?

Arabuluculuk ancak tarafların serbest iradeleriyle karar verebilecekleri konularda mümkündür. Daha açık bir ifadeyle; kamu düzenini ilgilendirmeyen ve cebri icraya elverişli konularda taraflar arabulucuya gidebilirler. Tarafların sözleşme konusu yapamayacakları konularda örneğin; ceza davalarında, nüfus kaydına ilişkin davalarda veya çocukların velayetine ilişkin davalarda arabuluculuk mümkün değildir.

Daha net bir anlatımla; işçi ve işveren alacakları, işe iade talepleri de dahil olmak üzere tüm işçi işveren uyuşmazlıklarında dava şartı, dava şartı arabuluculuk kapsamına alındı. Yani taraflar mahkemeye başvurmadan önce arabulucuya başvurmak zorundalar. Anlaşmazlık arabuluculuk ile çözümlenmez ise taraflar yine mahkemeye gidebilecekler. Kıdem Tazminatı, İhbar tazminatı, fazla mesai, hafta tatili, yıllık izin, bayram tatili, ücreti, mobing, kötü niyet tazminatı, sendikal tazminat, işe iade davaları gibi tüm anlaşmazlıklarda artık arabulucuya başvurmadan dava yoluna gidilemeyecek.

01.01.2018 tarihinde İş Hukukunda zorunluluk getirilerek arabuluculuk dava şartı haline getirildi.

01.01.2019 tarihinden itibaren Ticari uyuşmazlıklarda da arabuluculuk zorunlu hale getirilmiştir.

Arabuluculuğun faydalarına da değinmekte yarar görüyorum;

İlişkileri korur

Arabuluculuk temelinde dostane bir çözüm yolu olduğundan var olan ilişkilerin kötüye gitmesini engeller ve bozulmuş ilişkilerin düzelmesini sağlar. Arabuluculukta taraflar iletişimi sürdürdüklerinden isteklerine uygun ortak bir çözüm bulma şansları yüksektir.

Çabuk çözüm sağlar

Davaya konu olaylar mahkeme tarafından ortalama en erken sekiz ayda ortalama olarak dört yılda çözülürken arabuluculukta sonuca üç saat ila bir haftalık sürelerde ulaşılabilir. Bu nedenle yaşanan uyuşmazlığın kısa sürede çözülmesini arabuluculuğu seçebilirler.

Düşük maliyetlidir

Dava sırasında yapılması gereken masraflar, avukatlık ücretleri ve hakkın geç alınması karşısında arabuluculuk makul ücretlerle çözüme ulaşmayı sağlar.

Gizlidir

Arabuluculukta ileri sürülen görüşler, belgeler, teklifler ve ikrarlar gizlidir. Bu nedenle taraflar çekinmeden her konuyu masaya yatırabilirler. Bu nedenle kamuoyuna yansımasından çekinilen konularda arabuluculuk tercih edilebilir.

Kontrol taraflardadır

Arabuluculukta sadece tarafların mutabık kaldığı konularda anlaşma yapılır. Taraflar arabuluculuktan her an vazgeçebilirler. Kimse istemediği bir anlaşmayı imzalamaya zorlanamaz.

Birçok hukukçu arasında da tartışmalara konu olan bir durum var ki;

Arabuluculuk Yargıyla rekabet içinde midir?

Yargıya bir alternatif midir Arabuluculuk?

Arabuluculuk, tarafların adalete erişimini kolaylaştıran, yargılamayı daha kısa sürede, daha ekonomik bir şekilde çözüme ulaştıran bir süreçtir. Devlete ait olan yargı etkisinin mutlak egemenliğine zarar vermeden, uyuşmazlığın daha basit ve kolay çözümünü sağlayan bir süreçtir.

Yargıyla dengeli ve yargıya katkı sağlayan mahkemeler ile dengeli bir bağın kurulmasını hedefleyen bir süreçtir. Yargının yerine ikame edilmeye çalışılan bir çözüm yolu değildir. Kanunun gerekçesinde de bu hususa değinilmiştir.

Arabuluculuk önleyici hukuk enstrümanı gibidir. En son çare mahkeme olmalı şeklinde ifade edilen bir süreçtir.

Güzel Konuşmamızla, doğru iletişimimizle beslenen sevgi ve dostluk, hayatımızdan hiç eksilmesin.

Sevgilerimle…