Değerli okuyucularım, bugün sizinle 14 Mayıs seçimleri sonucunda oluşan düşüncelerimi paylaşmak istiyorum.

14 Mayıs seçimleri Türkiye'de ilk defa zamanında yapılmış bir seçim olduğunu söyleyebiliriz. Sadece sosyal şartlar dikkate alınarak bir buçuk ay kadar öne alınmıştır.

Ülkemizin bu seçimden hemen öncesinde ki vaziyeti ile ilgili bir 'durum muhakemesi' yaparak hatırlamanın şahsen çok faydalı olacağına inanıyorum.

Bu büyük ve önemli seçim ekonomik bir saldırının arkasından, enflasyonunun son yirmi yıldan beri ilk defa çok yüksek seyrettiği bir ortamda yapılmak durumunda kalınmıştır.

Bir başka çok önemli konu da, milletimizin tüm fertlerini acılar içinde bırakan, elli binden fazla kardeşlerimizi kaybettiğimiz, on bir ilimizde ve bağlı ilçe ile köylerinde çok büyük yıkımlara da sebep olan bir deprem felaketinin akabinde yapılmıştır 14 Mayıs seçimi.

Bu felaket milyonlarca insanımızı yerinden yurdundan etmiş, yaşadıkları şehirleri terk etmek mecburiyetinde bırakmıştır. Yine yüz binlerce vatandaşımız KYK'nun yurtlarına yerleştirilmiş, otellerde barındırılmış, çok sayıda depremzede vatandaşımız da eş, dost, akraba ve yardımsever milletimizin açtığı evlere sığınmak mecburiyetinde kalmıştır.

Deprem haber alınır alınmaz büyük ve necip milletimiz çok hızlı bir şekilde yardım seferberliği başlatmıştır.

Devlet, hükümet, Belediyeler ve STÖ'de tüm imkanları ile deprem bölgelerine akın etmişlerdir.


Dünyanın neredeyse tüm ülkeleri ve yardım kuruluşları deprem bölgesine yardıma koşmuşlardır.

Böyle elem verici bir olaydan üç ay kadar sonra Türk Milleti, Milletvekillerini ve Cumhurbaşkanı'nı seçmek üzere de sandığa gitmiştir.

Ak Parti iktidarı ve Cumhurbaşkanı.Erdoğan ülkede yaşanan çok büyük zorluklara rağmen seçimi ertelemeyi hiç düşünmemiştir.

İktidarı kaybetme ihtimali bile olduğu halde Sayın Cumhurbaşkanı. ve Cumhur İttifakı seçimi erteleme yolunu seçmemişlerdir. İşin burasının çok önemi ve millete olan saygılarının göstergesi olduğunu düşünüyorum.

Böylesi zor şartlar altında gidilen seçime, muhalefetin organize ettiği zannedilen ve öyle gösterilmeye çalışılan bir ilk yaşanmıştır.

1991 seçimlerinde SHP ile o günkü HEP arasında dar çerçeveli bir birleşik liste ortaklığı yaşansa da bu seçimde uygulanan ise farklı ve dikkat çekici girişimdir.

Peki nedir bu ilk olan ve adına '6+1' de denilen 'İttifak' ın hedefi ve smacı;

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı halk nezdinde kötülemek, itibarsızlaştırmak,
  • Cumhurbaşkanlığı görevine son verilmesini sağlamak,
  • Ak Parti'yi de iktidardan indirerek, Türk siyasi hayatından bir nevi derdest ederek silmek,

Bu üç unsurlu hedefe ulaşmak için akla hayale gelmeyecek şekilde ve 'Makyavelist' bir anlayışla, siyaseten 'Meşru ve gayrimeşru' politikalar da uygulanmıştır.

Böylesi bir siyaset milletimiz için hiç yabancı da değildir.

Benzeri bir anlayış ve uygulama 1900'lerin başlarında büyük bir dış destekle uygulanmış ve sonucunda koca bir devlet batı tabiriyle 'İmparatorluk' kaybedilmiştir.

Kaybedilenler sadece toprakla da sınırlı değildir.


* Milyonlarca cana mal olmuş, Anadolu'dan kat be kat büyük vatan toprakları şehit kanlarıyla sulanmıştır.

Halen neredeyse her ülkede 'şehit mezar' lıkları vardır.

  • Ayrıca 5,5 milyon Km. kareyi bulan idaremiz altında bulunan İslam topraklarının altında ve üstünde bulunan Trilyonlarca dolar değerinde zengin kaynaklar yağmalanmış ve el konulmuştur.

  • Bu sayede de Batılılar çok zengin olmuşlar, biz ise fakir ve fukara yaşamına mahkûm edilmiştik.


Yukarıda bahsi geçen siyasi hadiseler sizlerin de malumunuz olduğu gibi 'Padişah' lık döneminde yaşanmıştır.

Çok partili ve demokrasi dönemi dediğimiz günümüzde ise birbirine hiç benzemeyen altı siyasi parti ile PKK Terör Örgütünün TBMM'ndeki temsilciliğini yaptığını söyleyen HDP ile işbirliğine girmişlerdir.

Bu partilerden ikisi sizlerin de bildiği gibi Ak Parti'den ayrılarak parti kuran Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan'ın partileridir. Toplumda hiçbir dayanakları ve desteği yoktur.

Diğeri de MHP'ni ele geçirme mücadelesinde başarılı olamayan sayın Akşener'in İyi Parti'si dir.


Bir diğeri de DYP'nin devamı olan Demokrat Partidir. Onun da halkımız nezdinde dikkati çekecek şekilde kıymeti harbiyesi bulunmamaktadır.

Rahmetli Erbakan'ın kurmuş olduğu ve Temel Karamollaoğlu'nun başkanlığını yaptığı Saadet Partisi'de, kendisini fikir ve düşünce yapısını yenileyemediği, inançlarımıza uygun bir açılım yapamayan, Rahmetli Erbakan'ın fikir dünyasına 'nüfuz' edememiş, onun siyasetinin dayanaklarını kavrayamamış ve toplum nezdinde yüzde birler seviyesinde kalmış bir parti konumuyla 'Millet İttifakı' nın hem de en iştahlı bir diğer üyesi olmuştur.

CHP dışındaki bu gerçek bir siyasi parti olamayan bu partiler, toplumun sağ kesim diye tarif ettiği milliyetçi ve muhafazakar tabana dayanan ve birbirine hiç benzemeyen, 'Deva, DP, Gelecek ve Saadet Partisi' CHP listelerinde yer alarak 14 Mayıs seçimine iştirak etmişlerdir.

İyi Parti ise kendi listesi ile seçimlere iştirak etmiştir.

Bu ittifakın bir yılı aşkın süreden beri devam ettirdikleri çok sayıda toplantı ve çalışmalarla seçimlere hazırlanmışlardır.

Nihayet topluma vaatlerini, yapacaklarını ve hayata geçirecekleri ile Türkiye'yi ve Türk milleti için neler düşündüklerini ifade eden bir belge ortaya koymuşlardır.

30 Ocak 2023 tarihinde altı partinin imza altına alarak 'Kamuoyu' na deklare ettikleri belgeye 'ORTAK POLİTİKALAR MUTABAKAT METNİ' adını vermişlerdir.

Bu kitapçıkta topluma sundukları tekliflerini şöyle özetleyebiliriz.

1. Başkanlık sistemini kaldıracağız,
2. Cumhurbaşkanı'nın yetkilerini kısacağız ve sembolik bir konuma getireceğiz.
3. Cumhurbaşkanı'nın yedi yıl süre ile ve bir kez seçileceğini,
4. Cumhurbaşkanlığı sona erdikten siyaset yapmasını önleyici yasak getirileceğini,
5. Çok önem verdikleri 'Güçlü Parlamenter Sistem' e geçileceği,
6. Hukuk, Adalet ve Yargı,
7. OHAL kararnamelerine son verileceği,
8. Ekonomik krizin sona erdirileceği,
9. Eğitim, öğretim, sosyal politikalar, Dış Politika, Savunma, kamu yönetimi ve daha birçok konular,

Bunun haricinde HDP ile yapılan görüşmelerden sonra;


* Sınır ötesi harekata son verileceği,
* Suriyelilerin geri gönderileceği,
* Sınır ötesindeki birliklerin geri çekileceği,
* Avrupa özerklik şartının kabul edileceği,
* Doğu Akdeniz'den çekilmek,
* Libya'dan çıkmak,
* Kayyum uygulamasına son vermek, gibi benzeri HDP'nin istediği hususları da kamuoyu İle paylaşmışlardır.

Cumhur ittifakının büyük partisi olan Ak Parti'de toplum karşısına 'TÜRKİYE YÜZYILI' adını verdiği bir yapılanlar, yapılacaklar, geleceğin Türkiye'sini anlatan içeriğinde;


* Yeni Anayasa,
* Adalet, Demokrasi, İnsan Hak ve hürriyetleri
* Adalet Reformu
* Güven ve yönetimde istikrar,
* Terörden arınmış Türkiye,
* Afetlere dirençli bir Türkiye,
* Sağlam toplumsal yapı,
* İstikrara dayalı güçlü ekonomi,
* Milli savunma sanayii ile Türkiye'yi geleceğe hazırlamak,
* Etkin bir Dış Politika izlemek,

Kısaca Ak Parti adına Türkiye'nin gelecek tasarımlarını da ihtiva eden bir gelecek projesidir 'TÜRKİYE YÜZYILI'

Halkımız bu projeleri dikkate alarak, meydanlarda yapılan konuşmaları değerlendirerek, basın ve televizyon konuşmalarını göz önünde bulundurarak sandık başına gitmiş ve oyunu kullanmış ve tercihlerini yapmıştır.

Milletimizin muhalefetin tekliflerinin neredeyse hepsinin TBMM tarafında karar alınmasıyla yürürlüğe girebileceğini bilerek kullandığı oylarıyla kendisine teklif edilenleri kabul etmediğini göstermek için Meclis çoğunluğunu 'Cumhur İttifakı' na vermiştir.

Bu netice aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminden memnun olduğunu ve destek verdiğini de göstermektedir.

Ayrıca, Türkiye'nin sınır ötesinde olması gerektiğini, Kıbrıs'ta, Doğu Akdeniz'de, Libya'da, Kardeş devlet Azerbaycan'da bulunması icap ettiğini de onaylamıştır.

Terörle mücadelenin, Kayyum uygulamasının da devamı etmesine 'evet' demiştir.

Sizler de biliyorsunuz ki yukarıda saydığım uygulamalar 'TBMM' nin kararı alınmadan uygulanamaz.
Bu durum bugünkü meclis çalışmaları ile teklif edilen 'Güçlendirilmiş Meclis' arasında önemli bir farkın olmadığını da göstermektedir.

Yine yeni bir 'ANAYASA' nın da yapımı TBMM tarafından onaylanarak karar altına alınacağını da dikkate alan seçmen vatandaşlarımızın;


* Ben Türkiye'nin geleceğini, çocuklarımızın istikbalini dikkate alan, büyük bir millete ve devlete yakışan 'Yerli ve Milli' bir 'ANAYASA' istiyorum dercesine TBMM çoğunluğunu 'Cumhur İttifakı'na vermiştir.


* Böylece Muhalefetin tekliflerini ağırlıklı olarak kabul etmediğini de beyan etmiştir.
* Bu durum ve netice Erdoğan Hükümetinden ve uygulamlarından memnuniyetini de belirtmektedir.
* Bütün bu neticeler CHP önderliğinde ve Kılıçdaroğlu nezdinde yapılan ve ikinci tura kalan Cumhurbaşkanı seçiminde, Muhalefetin adayı olan Kılıçdaroğlu, kendisine oy vermeyen %55'lik kesime yönelik yeni ve farklı söylemler geliştirme cihetine gidecektir.
* Aynı şekilde CHP'ne oy vermemiş olan %75'lik kesime de yönelik şirin görünme politikaları izleyecektir.
* Ama yine C.Bşk.'nın görevi ile TBMM'nin görev ve yetkilerini karıştıracak ve çok zaman doğru olmayan çelişkili politikalarına devam edecektir.
* Ama bunun nafile bir uğraş olacağını düşünüyorum. Zira bir defa PKK'nın temsilcisi olan HDP ile özdeşleştiği tescil edilmiştir.

Bir başka önemli unsur, bugünkü 6+1 masanın, ABD, AB, Almanya, Fransa, İngiltere, Yunanistan, Ermenistan ve batının milyonlar satan gazete ile dergilerinin de adayı olduğu tescillenen Kılıçdaroğlu, 2018 yılında bugün 'Altılı Masa' da yer alan partilerin Cumhurbaşkanı adaylarının toplam aldığı oylardan takriben %2,5 civarında daha düşük oy aldığının da bilinmesi gerektiğini hatırlatmak istiyorum.

Seçmen aynı zamanda Erdoğan'a da 14 Mayıs'ta aşağıdaki mesajı verdiğini düşünüyorum.


Sayın Erdoğan;


* Sana güveniyorum ve demokrasi hayatımıza dahil edilmesinde başrolü oynadığın 'Başkanlık' sistemini yani 'Cumhurbaşkanlığı yönetim Sistemi' ni destekliyorum.
* Ülkemizin her tarafının da düşmanlarımız tarafından çevrildiğini, üsler kurduklarının da farkındayım.
* Memleketimiz ve bizler için de çok çalıştığını da yakinen gözlemliyorum ama bütün bu bildiklerime rağmen senden ve kuracağın kabinenden, Ak Parti teşkilatlarından daha fazla performans bekliyorum.

Diyerek bir nevi seçim sonrası için de işaretler verdiği kanaatini taşıyorum.

28 Mayıs'ta tekrar sandık başına gideceğiz ve Türkiye'nin geleceğinde çok önemli olan oylarımızı kullanacağız.

Cenab-ı Hak oylarımızı hayırlı eylesin, çocuklarımızın ve torunlarımızın istikballerinin parlak olmasına yardım etsin, vatanımızı korumada milletimize güç, kuvvet versin, basiretimizi bağlamasın diye dua ediyor, sizleri de dua ya davet ediyorum.

Kalın sağlıcakla.

Ahmet Rıza ACAR

22.Dönem Aydın MV.